Skip to content Skip to footer

Kaliteli bir yaşam sürmek için her insanın sağlıklı yaşam ilkelerini uygulaması gerekmektedir. Aşağıda başlıklara ayrılan konuları yalnızca HIV ile yaşamak için değil; sağlıklı yaşamın her insan sağlığı için önemli olduğu gözetilerek okunmalıdır.  

Sağlığınızı koruyarak yaşamınıza devam etmeniz gereken birkaç basit başlık var. Bunlar hijyen, beslenme, spor, dinlenme ve cinsel yaşam olarak beş basit grupta incelenebilir.

Hijyen

Temizlik ve hijyen her insanın yaşamında olması ve dikkat edilmesi gereken bir durumdur. Sağlıklı bir yaşamın sırlarından ilki kişisel ve çevresel temizliğe özen göstermektir. Kişisel temizlikten kasıt vücut temizliğinizi düzenli gerçekleştirmek, gün içerisinde ellerinizi sıvı sabunla yıkamak, ağız ve diş temizliğinize dikkat etmektir. Günlük aktivitelerimizi sürdürürken, farkında olmadan çevremizde bulunan birçok enfeksiyon etkeniyle temas ederiz. Bunların hastalık oluşturmasını önlemenin başlıca kuralı temizlik ve kişisel hijyene dikkat etmektir.

Nezle ve benzeri üst solunum yolu enfeksiyonlarından korunmanın en etkin yolu düzenli el yıkamaktır. Ellerinizi yıkamadan ağız ve burnunuza temas etmekten ve yemek yemekten kaçının. El yıkarken sıvı sabun tercih edin. En az 20 saniye süreyle ellerinizi, tüm yüzeylerini ovuşturarak yıkayın. Ortak havluları kullanmak yerine ellerinizi havada kurutun ya da kâğıt havlu kullanın.

HIV ile yaşarken kendi sağlığımızı ve/veya birlikte yaşadığımız insanların sağlığını korumak adına almamız gereken özel hijyen/temizlik kuralları bulunmamaktadır. Evinizde temel hijyen kurallarına uymanız ve ortamın havalandırılması, her virüsten korunma yönteminde aynı derecede önemlidir. Mutfakta ve diğer ortamlarda yiyecek kırıntıları bulunması böcek oluşmasını kolaylaştırır. Tuvalet, banyo gibi ıslak bölgelerin nemli kalması veya sıvı birikintileri, mantar oluşumuna neden olur. Evinizin yer döşemelerinin ve mobilyalarının kolay temizlenebilen, toz barındırmayan bir malzemeden yapılmış olmasına dikkat edin. Temizlik için sıradan ev temizlik malzemeleri dışında, özel malzemeler kullanmanıza gerek yoktur. Yaşadığınız/çalıştığınız ortamların iyi havalandırılmış olması gerekir. Bir diğer önemli nokta da kişisel hijyen ve temizliğinize dikkat etmenizdir. Cildinizin temiz olması, gerekiyorsa bir nemlendirici ile nemlendirilmesi; açık yara ve kesiklerin temiz tutulması, gerekliyse dış etkenlere karşı kapatılması önemlidir.

Bağışıklık sistemi baskılanmış kişilerde diş eti ve ağız içi hastalıkları oluşma riski yüksektir. Bu nedenle ağız sağlığınıza özen göstermelisiniz. Ağız içi hijyene dikkat etmeniz, diş ve diş eti tedavilerinizi zamanında yaptırmanız, diş fırçalama ve bakım konularında oldukça titiz olmanız oldukça önemlidir. Bu amaçla yılda en az 1-2 kez diş hekimine kontrole gitmeniz önerilir. Diş hekimine tanınızı bildirmek zorunda değilsiniz, ancak diş hekiminizin kendisini ve sizi koruyacak evrensel enfeksiyon önlemleri kullanmasını (maske, eldiven, gözlük) sağlayınız. İşlemde kullanmadan önce ve kullandıktan sonra aletlerini uygun şekilde mikroplardan arındırdığından emin olmak için kendisini sorgulamaktan çekinmeyin.

Beslenme

Beslenme yaşam döngüsünün devamlılığının sağlanması için en temel ihtiyaçtır. Sağlıklı bir yaşamın anahtarı ise dengeli ve düzenli beslenmedir. Dengeli ve düzenli beslenmek her insan için önemlidir. Eğer özel bir diyet programı gerektiren başkaca bir hastalığınız yok ise HIV ile yaşıyor olduğunuz için özel/ayrı bir diyet programına ihtiyacınız yoktur. 

Her yetişkinin bir  haftalık periyot içerisinde tüm gıda gruplarından tüketmesi gerekmektedir. Yani 7 günlük beslenme programınızda mutlaka mevsim sebzeleri, et ve et ürünleri, mevsiminde balık, baklagiller, tahıllar, meyveler ve süt ve süt ürünleri yer almalıdır. 7 günlük bir zaman diliminde saydığımız bu gıdaları dengeli olarak tüketiyorsanız vücudunuzun ihtiyaç duyduğu vitamin, mineral ve elementleri beslenme yoluyla alıyor ve düzenli besleniyorsunuz demektir.

Su tüketimi her kişide olduğu gibi HIV ile yaşayan kişiler açısından da oldukça önemlidir. Özellikle böbrek sağlığınızı koruyabilmek, ilacın toksin etkilerini azaltabilmek için günde ortalama 2 litre (herhangi bir böbrek hastalığınız yok ve hekiminiz farklı bir program önermediyse) su içmeniz gerekmektedir. Zaman zaman kişiler yalnızca ilaç zamanında saf su içtiklerini gün içinde sıvı ihtiyaçlarını çay, kahve vb. ürünlerle giderdiklerini söylemektedir. Unutmayınız ki su haricindeki hiçbir sıvı vücudunuzun gerek gördüğü su ihtiyacını karşılamaz.

HIV ile yaşayan kişilerin ilk tanı aldıkları dönemde en sık görülen davranışlarından biri de gıda, vitamin ve mineral takviyesi almalarıdır. Beslenme programınız dışında aldığınız bu ek ürünlerin hepsinin birer ilaç olduğunu ve doğal olmadıklarını lütfen aklınızdan çıkarmayınız. HIV tedavisinde etkili herhangi bir alternatif tıp tekniği, şifalı bitki ve bitkisel ilaç bulunmamaktadır. Yine bağışıklık sisteminizi güçlendirecek herhangi bir mucize bitki ve ürün bulunmamaktadır. Destekleyici olduğu söylenen birçok ürünün uzun vadeli kullanımıysa vücudunuzda toksin birikmesine neden olabilmektedir. Düzenli doktor kontrollerinizde hekiminiz tarafından vücudunuzdaki vitamin ve mineraller ölçülecek ve gerekli olması halinde belirli bir süre için yalnızca eksikliği bulunan vitamin ya da mineralin hekiminiz tarafından uygun görülen formunu kullanmanız istenecektir. Birbirine ilaç önermeye meraklı olan toplumumuzda HIV ile yaşayan bir başka kişinin dahi önerdiği hiçbir şeyi hekiminize danışmadan kullanmayın. Unutmayın ki başkasına faydalı gelen şey sizde ciddi zararlar yaratabilir.

Herhangi bir bitkisel ilaç kullanımınızdan önce mutlaka hekiminizle bitkisel ilacınızın içeriği ve HIV ilacınız hakkında görüşün.

Spor

Spor sağlıklı yaşamın vazgeçilmez bir parçasıdır. 

Her şeyden önce spor yapmak isteyen birinin HIV pozitif olması ya da HIV negatif olması arasında değişen hiçbir fark yoktur. HIV ile yaşayan kişiler tedavilerine devam ettiği sürece olağan yaşam sürelerini sağlıkla geçirmektedirler. Egzersizler bu sağlıklı yaşamın bir parçasıdır.

Spor günlük yaşamdaki enerjiyi arttırmakla birlikte esneklik ve dayanıklılık da sağlar. Ayrıca bağışıklık sistemi üzerinde de etkisi olan sporun; psikolojik ve mental olarak da iyileştirici gücü bulunur. Bununla birlikte iyi hissetme kimyasallarını (endorfin) üreterek benlik saygısını arttıracağı için stres/depresyon gibi durumlar üzerinde de etkili olur. 

Sporun doğrudan virüs üzerinde bir etkisi olduğu söylenemez ancak HIV ile yaşayan kişiler için oldukça öneme sahiptir. Örneğin düzenli egzersiz ile birlikte bağışıklık sistemi güçlenir. Yine HIV tedavisinde kullanılan ilaçların olası bir yan etkisi olmamasına rağmen kemik erimesi, depresyon, karaciğer enzimlerindeki artış veya uyku sorunları nadir de olsa görülür. Egzersiz bu yan etkilerin çok büyük bir kısmının önüne geçmekte ve tedaviye uyumu arttırmaktadır. HIV’in kolesterol ile olan ilişkisi düşünüldüğünde düzenli egzersizler ile birlikte kandaki kolesterol düzeyindeki denge sağlanmaktadır. Düzenli egzersiz yapmak vücudumuzdaki kas oranının artması ve yağ oranının azalmasını sağlayarak sağlıklı beden dengesine ulaşmamıza yardımcı olur. Kandaki trigliserid ve LDL (kötü) kolesterolün düşmesini, HDL (iyi) kolesterolün de artışını sağlar böylelikle önemli kalp ve damar hastalıklarının önüne geçilmiş olur. Egzersizin kemik erimesi riskini azalttığı gösterilmiştir, kemik fonksiyonlarında artışa neden olur. Akciğer kapasitesini arttırır ve karaciğerin de kendini yenilmesine ve ilaçları tolere etme gücünün artmasına yardımcı olur. Düzenli spor yapan insanların depresyon, anksiyete gibi ruhsal şikayetlerinin de önemli derecede geçtiği hatta ruh sağlığı üzerinde neredeyse terapötik etkisi olduğu gösterilmiştir. Kan basıncının düzenlenmesine yardımcı olurken, diyabet ve birçok kanserin de oluşumunu engellemektedir.

İki egzersiz çeşidi bulunmaktadır. Bunlar kas güçlendirme(direnç) egzersizleri ve aerobik egzersizlerdir. Direnç egzersizleri ağırlıkla çalışılan ve kasları güçlendirme amacıyla yapılan egzersiz çeşididir. Ağırlık ile yapılan çalışmalarda mevcut durumunuza göre kendi egzersiz programını oluşturmalı; kendi limitlerinizi aşmadan uygulama yapmalıdır. 

Aerobik egzersizler akciğer ve kalp kapasitesini arttırır ve yağların yakılıp kas kitlesinin artmasını sağlar. Yürüyüş, koşu, yüzme, tırmanış, dans, bisiklet egzersizleri aerobik egzersizlerden bazılarıdır. Dünya Sağlık Örgütü’nün günlük 30-45 dakika yapılmasını önerdiği egzersiz çeşididir ve direnç egzersizleriyle birleştirilebilir.

Spor yapan birinin en çok dikkat etmesi gerekenlerden biri de yeterli sıvı alımıdır. Spordan önce, egzersiz sırasında ve sonrasında yeterli sıvı alınmalı, susuz kalmamaya özen gösterilmelidir. Yapılan egzersizin çeşidi ile amaca göre beslenmek ve iyi bir gece uykusu almak egzersizden alacağınız faydayı en üst düzeye çıkaracaktır.

Dinlenme/Uyku

Spor yapmak ne kadar önemliyse vücudunuzu dinlendirmek de o kadar önemlidir. Her gün ne kadar uyuduğumuz ve uyku kalitemiz bütüncül sağlığımıza katkıda bulunur. Uyku vücudunuzun hem dinlendiği hem de kendini yenileme fırsatı bulduğu zaman dilimidir. Sağlıklı bir uyku vücut direncinizin korunmasına oldukça katkı sağlayacaktır.

HIV ile yaşıyor olması dikkate alınmaksızın tüm kişiler için yaş, yaşam tarzı, genetik faktörler, aktivite düzeyi vb. farklılıklar gözetildiğinde ideal uyku süresi 7 ile 9 saattir. İnsan vücudu biyolojik olarak gece saatlerinde uykuya, gündüz saatlerinde harekete ve yeme/içmeye endekslidir. Bu sebeple akşam 20.00 ile 06.00 arasında uyumak biyolojik olarak insana en fayda sağlayan saatlerdir. Uyku için en verimli saatlerin 23.00-03.00 saatleri arasında olduğu bilinmektedir. Bu saatlerde vücut melatonin salgılamaktır. Melatonin hormonunun uykuyu düzenlemekle birlikte bağışıklık, stres veya anksiyete gibi faktör üzerinde de olumlu etkisi bulunmaktadır.

HIV ile yaşayan kişiler herkes gibi uyku sorunları yaşabilmektedir. Uyku sorunları beraberinde eşlik eden başka hiçbir belirti olmasa dahi HIV ile yaşayan kişileri etkileyebilmektedir. Bunun nedenleri incelendiğinde sıklıkla anksiyete veya stres karşımıza çıkmaktadır. Ancak HIV de uyku düzeni ve aşamalarında bazı değişiklikler yaratabilmektedir. Özellikle tedaviye yeni başlayan kişilerde ilaçların olası bir yan etkisi olarak uyku sorunları görülebilmektedir. Bu sorun vücudun ilaçlara alışması ve uyum göstermesi ile birlikte kısa sürede ortadan kalkmaktadır. Bahsi geçen faktörler ele alındığında uyku sorununa yol açan durumların ne olduğunu tespit etmek zor olabilir. 

Tedaviye başlamamış ve özellikle fırsatçı enfeksiyonların görülmeye başladığı HIV pozitif kişilerde hem fırsatçı enfeksiyonlardan kaynaklı hem de ateş, ağrı veya kötü beslenme gibi faktörler de uyku sorunlarını beslemektedir. AIDS evresinde tanı almış kişilerde uyku sorunları daha yaygın görülmekle birlikte stres, madde kullanımı, eşlik eden hastalıklar veya psikiyatrik bozukluklar da uyku sorununa yol açmaktadır. 

Genellikle kişiler olağan yaşamda uyku sorunlarını göz ardı etmektedir. Ancak var olan sorunlar önemsenmelidir. Unutmayın ki uyku sorunları tedavi edilebilmektedir. 

Cinsel Yaşam

Her ne kadar HIV enfeksiyonun en yaygın geçiş yolu korunmasız cinsel ilişki olsa da, HIV ile yaşıyor olmanız cinsel yaşamınıza engel değildir. Yeni tanı aldığınızda kendinizi cinsellik fikrinden soğumuş bir halde bulabilir ve hayatınızda bir süre cinselliği istemeyebilirsiniz. Fakat cinsellik yaşamın bir parçası, fiziksel doyumu yaşamak ve temel gereksinimleri karşılamak için gereklidir. Bu nedenle cinselliği bastırmak veya cinsellikten uzaklaşmak bütüncül sağlığınıza olumsuz etki edebilir. Önemli olan güvenli bir cinsel ilişki için nelere dikkat etmek gerektiğini bilmektir. 

Temelde virüsün bulaşması için içerisinde yüklü miktarda virüs bulunan vücut sıvılarının havasız ortamda birbirine transfer olması gerekir. Virüsün cinsel yolla bulaşması için kanınızın veya cinsel sıvılarınızın -vajinal sıvılar, prostat sıvısı (zevk suyu), anal sıvılar, meni- partnerinizin vücuduna girmesi gerekir. Kondom kullanarak, HIV ve diğer cinsel yolla bulaşan enfeksiyonların geçiş riskini ortadan kaldırarak güvenli cinsel pratikler yaşayabilirsiniz.

HIV ve diğer cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlardan korunmanın en etkili ve ucuz yöntemi tüm cinsel birleşmelerde kondom kullanmak ve bunu teşvik etmektir. Partnerinizin de HIV ile yaşıyor olması bu öneride bir değişikliğe sebep olmaz. İki partner de HIV ile yaşayan kişiler olsalar dahi kondom kullanmaları önemlidir. Çünkü cinsel yolla bulaşan birçok enfeksiyon var olduğundan, bu defa kişiler arası başka bir enfeksiyon geçişi olabilir. 

Tedaviye başladıysanız ve en az 6 aydır viral yükünüz (HIV RNA) belirlenemeyen seviyede (1 ml kanda < 200 copy) tespit edildiyse, HIV’in cinsel yolla geçiş riskinden söz edilemez. Belirlenemeyen=Bulaştırmayan (B=B) tedaviye uyum ve bağlılık sağlandığında HIV’in cinsel yolla geçişinin mümkün olmadığını gösteren önemli bir bilimsel kanıttır. Ancak B=B ilkesi yalnızca HIV için geçerlidir yani diğer cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlara karşı kendinizi ve partnerinizi korumanız için kondom kullanmaya devam etmeniz son derece önemlidir. Tek eşli veya çok eşli olmak fark etmeksizin, kondom kullanma alışkanlığı terk edilmemelidir. 

HIV’in oral seks ile bulaşma riski yok denilecek kadar azdır. Ancak bazı durumlarda oral seks yoluyla geçiş riskinden söz edilebilir. Peki bu riski oluşturan bazı durumlar nelerdir?  Ağızda, vajinada veya peniste yara, ülser, uçuk, diş eti iltihabı veya kanaması varsa virüsün geçişi mümkün olabilir. Menstrüasyon (adet kanaması) sırasında ağız yoluyla temastan kaçınmak gerekmektedir. Penis ile yapılan oral sekste kondom, vajina ve anüsle yapılan oral sekste de lateks ya da silikon kare örtü kullanarak korunabilirsiniz.

Korunmasız oral seks HIV geçişi için çok düşük risk içeriyor olmakla birlikte bel soğukluğu, klamidya, frengi gibi diğer cinsel yolla bulaşan enfeksiyonların, Hepatit A ve B, Giardia bağırsak paraziti ve E. coli (koli basili) bakterisinin geçişine neden olabilir. 

Oral ilişki ile HIV geçişi riskini arttırmamak için cinsel ilişki öncesi diş etlerini zedeleyebileceğinden diş fırçalamak ve diş ipi kullanmaktan kaçınmak gerekmektedir. Cinsellik öncesi ağız çalkalama sularıyla ağız bakımı yapmak önerilir.

Kadınlarla seks yapan kadınların oral seks sırasında lateks ya da silikon koruma örtüsü, bulunamıyorsa streç film kullanması ve adet döneminde oral seksten kaçınmaları önerilir.

Seks oyuncaklarınızı partnerinizle paylaşıyorsanız kondom kullanmanız ve ilişki sonrası temizliklerini yapmanız önerilir.

Uzun süren cinsel birleşmelerde kondomu sürekli yenilemeniz, cinsel kuruluk yaşıyorsanız veya anal birleşme sağlıyorsanız su bazlı kayganlaştırıcı kullanarak kondomun aşınmasını ve yırtılmasını engellemeniz önerilir. Ayrıca nemlendirici krem, vazelin vb. gibi yağ bazlı kayganlaştırıcılar kullanılmamalıdır. Bu içerikler kondomun yapısını bozabileceği gibi HIV açısından geçiş riskini de arttırmaktadır. 

Cinsel ilişki sırasında deri bütünlüğünü bozacak, yaralanma ve kanamalara neden olacak her türlü eylemden kaçınmalısınız.

Tüm önlemleri almanıza rağmen cinsel ilişki sırasında kondom yırtıldıysa veya risk içeren bir sıvı geçişi olduysa önleyici tedavileri değerlendirmek üzere 72 saat içerisinde bir enfeksiyon hastalıkları uzmanıyla görüşmeniz tavsiye edilir.

* Bu sayfadaki bilgiler Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi (CDC), Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve NAM aidsmap internet sitelerinden derlenmiştir.