Skip to content Skip to footer

Nor (Ermenice ”Yeni”) Radyo olarak 4 aydır www.norradyo.com adresinden akşam 20:00 ile 01:00 arasında yayın yapmaktayız. Nor Radyo, Anadolu coğrafyasında yaşayan halkların kendilerini ifade edebilecekleri ve kültürlerini paylaşabilecekleri bir platform. Bunun yanı sıra toplumun içinde dışlanan veya aşağılanan her türlü farklılık da her zaman Nor Radyo’nun programlarının içinde kendine yer buldu.

Nor Radyo olarak bir amacımız da insanları farklı konularda bilgilendirmek. Bu bağlamda Nisan ayında ziyaret ettiğimiz Pozitif Yaşam Derneği, Nor Radyo için bir ilkti. İlk defa bir hastalığın bir araya getirdiği insanların dayanışması için kurulmuş bir derneği ziyaret ediyorduk.

Pozitif Yaşam Derneğine gelmeden, HIV konusunda program yapabilecek kadar bilgiliydik ama kişilerin kendi ”hikayelerinin” anlatıldığı bir programın, yapılan araştırmalardan derlenen bir programdan daha anlamlı olduğunu düşünüyorduk. Bundan dolayı radyocu arkadaşım ile gittiğimiz dernekte çok sıcak karşılandık ve hemen Kız Kulesiii ile röportaja geçtik.Röportajın sürdüğü 45 dakika boyunca sorular sordum Kız Kulesiii’ne. kendisiyle daha önce tanıştığım ve samimi üslubuna güvendiğim için her türlü soruyu yönelttim. Ondan sonra ise Pozitif Yaşam Destek Merkezi Sorumlusu Yasin Erkaymaz ile kısa bir röportaj gerçekleştirdik.

Aktarımların en önemlisi benim, Kız Kulesiii’nin özel hayatı ile ilgili soruları çekinerek sormama karşı, onun kendinden emin cevaplar vermesi; bu tavrın da birçok Nor Radyo dinleyicisinin ilgisini çekmesi ve O’nu can kulağı ile dinlemeleriydi. Yorumların en önemlisi ise programı çok faydalı bulup önyargılarının farkına varan ve röportajların tekrar yayınlanmasını isteyen dinleyicilerden gelenlerdi.

Kız Kulesiii ile röportaja başladıktan sonra insanların ”Çağın Vebası” olarak gördükleri bir hastalık karşısında ne kadar az şey bildiklerinin farkına tekrar vardım. Çoğumuzun HIV (+) olana dek HIV ve AIDS hakkında herhangi bir şey bilmemesi, bilinen şeylerin ise medyanın dayattığı önyargılardan başka bir şey olmaması gerçekten düşündürücüdür. Buradaki kötü tabloya devlet kurumlarının ve çoğu Sivil Toplum Kuruluşlarının konuya gerekli önem vermemesini de eklemek gerekir.  Şüphesiz ki böyle ‘’Ahlaksız’’ bir hastalığa yakalananlar ile ilgilenmek ‘’Ahlaklı’’(!) devlet erkanının işi değildir.

HIV konusunda az ya da yanlış şeyler biliyor olmamızın bir diğer önemli nedeniyse, dışarıdan verilen bilgiden bağımsız bizim her hangi bir araştırma yapmıyor oluşumuzdur. Bunun esas nedeni çoğunluğumuzun HIV (-) olmasıdır. Bu bağlamda HIV ve AIDS konusundaki cahillik, Türkiye’deki diğer toplumsal olayları inceleyince çok da şaşırtıcı değildir. Türkiye’deki çoğunluk olmayan diğer halklara, dinlere, mezheplere ve cinsiyetlere karşı oluşan bilgisizlik ve dezenformasyon ve bu dezenformasyonun yol açtığı önyargı aynı şekilde HIV ve HIV pozitifler için de geçerlidir. Pozitif Yaşam Derneği gibi Sivil Toplum Kuruluşları bu önyargıların kırılmasında önemli birer rol almaktadırlar.

Kimliği belli olmadığı zaman ‘’normal’’ bir hayat yaşayan, kimliği ortaya çıktığı anda ise bin bir önyargı nedeniyle dışlanan ve ayrımcılığa uğrayan bir azınlık ile bir HIV (+) bu bağlamda birbirileriyle empati kurabilmektedirler. Tabi ki burada önemli olan ayrımcılığa uğrayan unsurların birbirleriyle empati kurmasından çok, onları tanımayan çoğunluğun onlar ile kuracağı empatidir.

Nor Radyo Sayat Tek