Skip to content Skip to footer

Hemen hepimiz Türkiye’de ilk görülen HIV pozitif kişinin M.E. olduğunu hatırlarız. 1985 yılında yaşanan bu konu medya gündemini günlerce sarstı. M.E.’nin tüm özel hayatı didik didik edildi. Bilgisizlik, ön yargılar, ihlaller, tecrit ve yalnızlık… Yapıştırılan etiketler sökülemedi…

M.E. 1992 yılında yaşama gözlerini kapattıktan sonra da uğradığı ihlaller bitmedi. Bu kez de basında, ilaçlı suda yıkanıp, naylona sarılan ve çinko tabuta konularak bir kireç kuyusuna gömülen cenazesinin boy boy haberleri yer aldı. 2005 yılında İ.U’nun vefatının ardından da benzer olaylar yaşandı. Medyada Iğdır Belediye Başkanı Nurettin Aras’ın yaptığı açıklama yer aldı: “İnsanların sağlıkları ile oynamanın cinayet olduğunu düşünüyorum. Iğdır’da bir vatandaş AIDS’ten hayatını kaybetti. Defin esnasında bizim ne çektiğimizi bir Allah bilir. AIDS’li kişi vefat edince virüs ölmüyor. Yer altı sularıyla, içme suyuna çok rahat bulaşabiliyor. Iğdır Asri Mezarlığı’nda yerin 4 metre altına mezar çukuru kazdık. Ama taban suyu çıktı, mezarı kapatmak zorunda kaldık. Başka bir yerde yeniden 2 metre derinliğinde yeni bir mezar daha kazdık. Mezarın etrafını betonladık. Cesedi çinko tabut içine koyduk. Tabutun etrafını, mezarın içini ve dışını kireçledik. Öyle gömdük”

Hala bilgisizlik, ön yargılar ve ihlaller silsilesi…

Aradan yıllar geçti ve HIV/AIDS Dünya Sağlık Örgütü tarafından ölümcül hastalıklar listesinden çıkartılarak kronik hastalıklar listesine alındı.

Bulaş yollarından çok “bulaşmama” ve korunma yollarını öğrendik. HIV Pozitifler tedavilerine erişebildikleri sürece işlerine, okullarına, yaşamlarına devam ediyor.

Yine aradan yıllar geçti ve 2009 yılına geldik…

Bu seferde 12 Ağustos 2009 günü HIV/AIDS ile yaşayan arkadaşımız Ö.N’yi kalp yetmezliği nedeniyle kaybettik…

Ö.N’nin kız kardeşi ilk önce bağlı bulunduğu ildeki sağlık müdürlüğüne başvurdu. Eve gönderdikleri doktorun raporu ile mezarlıklar müdürlüğüne yönlendirildi. Otopsi yapılmaması için epikriz kağıdını isteyen ve HIV statüsü öğrenen Samandra Merkez Mezarlığı defnedilirken kireçlenmesi gerektiğini bildirdi.

Pozitif Yaşam Derneği olarak görüştüğümüz Mezarlıklar Müdürlüğü Cenaze İşleri Şefliği “raporda belirtilmediği sürece böyle bir uygulama yapılamayacağını” belirtti ve kireçlenme işleminden vazgeçildi.

1992 yılından bu yana tam 17 yıl geçti ve hala bilgisizlik, ön yargılar, ihlaller silsilesi…

O yıllarda HIV/AIDS’i yeni yeni tanıyorduk. HIV ile yaşayan bir kişi vefat ettiğinde ne yapmak gerekir bilmiyorduk. O günlerden bu yana bilim gelişti, bilgi yaygınlaştı. Ancak HIV ile yaşayan bireylere yönelik damgalama ve ayrımcılık yaşarken olduğu gibi öldükten sonra da devam ediyor. Vefat eden kişiler kireçlenerek gömülmeye çalışılıyor  ve eğer yakınları hakları konusunda bilgi sahibi ise bu ayrımcı duruma itiraz ederek uygulamayı engellemeye çalışıyor. Kişinin yaşamı son bulmuş olsa da, sonrasında da yaşadığı ayrımcılık ve hak ihlalleri bitmek bilmiyor.

Oysaki artık HIV’in sadece insan vücudunda yaşayabildiğini, hava ile temas ettiğinde saniyeler, en fazla dakikalar içinde bulaştırıcılığını kaybettiğini, bu nedenle cenazeyi yıkanırken bile ekstra önlemler alınmasına gerek olmadığını, derin derin kuyular kazarak kireçleyerek defnetmemize gerek olmadığını öğrenme vaktimiz geldi.

Ö.N’ye Allah’tan rahmet, ailesine ve yakınlarına sabır diliyoruz…

Çiğdem ŞİMŞEKPozitif Yaşam Derneğiİletişim Sorumlusu