Skip to content Skip to footer

Cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar, genel olarak cinsel etkinlik esnasında vücut sıvıları ve ciltteki mukoza yüzeylerinin temasıyla bulaşır. Korunmasız cinsel ilişki sonucu CYBE bulaşması oldukça yaygın bir durumdur. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre 2016 yılında Avrupa Bölgesi’ndeki 53 ülkenin 51’inde cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlardan sadece biri olan HIV enfeksiyonu teşhisi alan kişi sayısı 160.450 civarındadır.

Cinsel yolla bulaşan enfeksiyonların tüm bulaş yolları aşağıdaki gibidir;

Not: Cinsel Yolla Bulaşan Enfeksiyonların her birinin ayrı geçiş özellikleri bulunur. Bu bölümde geçiş yolları genel olarak yazılmıştır.

  • Korunmasız Cinsel İlişki

Korunmasız anal, oral ve vajinal ilişkide prostat sıvısı, meni, rektal ve vajinal sıvılarının partnerler arası geçişi  ile bulaşır.

  • Kontrol Edilmemiş Kan, Kan Ürünleri ve steril olmayan kanla temas eden gereçlerin kullanımı.

Enjektör, jilet, tıraş bıçağı gibi doğrudan kanla teması olan malzemelerin ortak kullanımı kan dokusu içindeki enfeksiyonların bulaşmasına neden olabilir. Bunun yanı sıra kan ve kan ürünleri nakli, doku nakli ve organ naklinde CYBE kontrolü yapılmamış ürünlerin kullanılması da bulaşmaya neden olabilir.

  • Anneden Bebeğe Doğrudan Geçiş

CYBE’dan bazıları gebelik döneminde, doğum esnasında ya da doğumdan sonra anne sütü ile bebeğe geçebilir.

Bakterilerin neden olduğu cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar ( Gonore, Klamidya, Sifiliz vb.)  antibiyotik kullanımı ile tamamen tedavi edilebilir. Ancak Hepatit B ve HIV enfeksiyonu kronik bir tedaviye sahipken HPV’nin semptomatik tedavisi varken bilenen kesin bir tedavisi yoktur.   HIV, HPV ve Sifiliz vücuda yerleşmiş olsa dahi uzun süreler bir belirti vermeyebilir ve klinik muayene ile teşhis edilmeleri zordur.  Bu nedenle herhangi bir belirti olmasa da en az yılda 1 kere veya riskli temaslardan sonra uygun aralıklarda test yaptırarak CYBE farkındalığına sahip olmak sizin ve partnerinizin cinsel sağlık ve üreme sağlığı için önemlidir.

Olası CYBE Belirtileri

– Genital bölge, oral bölge veya anüs bölgesinde şişlik, yara, kızarıklık ve kaşıntılar

– İdrar yaparken yanma ve acı hissi

– Penis, vajina ve anüste akıntı ya da  kaşıntı

– Vajina ve anüste olağan dışı kanama, renkli ve kötü kokulu akıntı

– Alt karın bölgesinde ağrı

– Kasık ve civarında ağrılı, şiş lenf düğümleri

– Ağrılı cinsel ilişki

Cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlara karşı en etkili korunma yöntemi sürekli ve doğru kondom kullanımıdır.

Cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlara karşı en etkili korunma yöntemi sürekli ve doğru kondom kullanımıdır. Bazı enfeksiyonlar, bakteri veya parazit taşıyan vücut sıvılarının mukoza yüzeyine teması ile bulaşır. Bariyer oluşturarak vücut sıvılarının partnerin mukoza yüzeyine temasını engelleyen kondom bu enfeksiyonlara karşı koruyucudur. Bunun yanı sıra enfekte olmuş cilt ve mukozaya temas ile bulaşan genital uçuk (Genital Herpes), HPV (İnsan papilloma virüsü) ve frengi gibi enfeksiyonlara karşı kısmen de olsa koruma sağlar.

Cinsel yolla bulaşan enfeksiyonların teşhis ve tedavisi için birinci basamak sağlık kurumlarına başvurabilirsiniz. Göçmen Sağlığı Merkezleri, Göçmen Sağlığı Eğitim Merkezleri, Aile Sağlığı Merkezleri, ve Toplum Sağlığı Merkezlerinde ayakta muayene ve teşhis için basit testler yaptırabilir, bazı enfeksiyonlar için tedavi alabilir ve kondom edinebilirsiniz. Bunun yanı sıra HIV ve bazı diğer enfeksiyon tanı testleri ile ücretsiz kondom temini için CSÜS sağlık hizmeti alınabilecek diğer merkezlere de başvurabilirsiniz.

Daha kapsamlı muayene, tanı ve tedavi için ikinci basamak sağlık kurumu olan devlet hastaneleri ve özel hastanelerin, özel tanı ve tedavi merkezlerinin  jinekoloji, üroloji, dermatoloji, enfeksiyon hastalıkları polikliniklerine başvurabilir, CYBE ile ilgili tüm tarama testlerini yaptırabilirsiniz.

İleri düzeyde bir tedaviye ihtiyaç duyuyorsanız üçüncü basamak sağlık merkezleri olan eğitim ve araştırma hastanelerine başvurabilirsiniz.

Cinsel Yolla Bulaşan Enfeksiyonlar

Sık görülen cinsel yolla bulaşan enfeksiyonların bazıları aşağıdaki gibidir;

İnsan Bağışık Yetmezliği Virüsü olarak adlandırılan virüsü yol açtığı enfeksiyondur.

Bağışıklık sistemi hücrelerine tutunur ve bu hücrelerin genetik yapılarını bozarak zamanla bu hücreleri yok eder, vücudu bağışıklık direncinin düşmesine neden olur. HIV, tedavisi olan kronik bir enfeksiyon olmakla birlikte ileri evresinde AIDS olarak bilinen Edinilmiş Bağışıklık Yetersizliği Sendromu görülür.

T.Pallidum isimli bakterinin neden olduğu cinsel yolla bulaşan bir enfeksiyondur. Dünya üzerinde en sık görülen cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlardan birisidir. Türkiye’de klinisyenlerin açıkladığı verilere göre görülme sıklığı HIV enfeksiyonu ile birlikte artan bir hastalıktır. HIV’in geçişini kolaylaştırdığı bilinmektedir. 1. ve 2. evrede tespit edildiğinde tamamen tedavi edilebilen bu enfeksiyon 3. evre ve sonrasında ölümcül sonuçlar yaratabilmektedir. Öpüşme, oral, vajinal ve anal ilişkilerle birlikte travmaya dayalı deri bütünlüğünün bozulduğu alanlardan cinsel sıvı teması ile bulaşabilmektedir. Belirtileri

Neisserria Gonorrhoeae adlı bakterinin neden olduğu cinsel yolla bulaşan bir enfeksiyondur. İlk belirtileri bakterinin bulaşından sonra 7-10 gün içinde görülür. Bazı vakalarda hiçbir belirti görülmeyebilir. Antibiyotiklerle tedavi edilebilen bir enfeksiyondur. Oral, anal ve vajinal cinsel birleşmelerle bulaşabilir. Ülkemizde en sık görülen cinsel yolla bulaşan enfeksiyondur.

  • Belirtileri
  • İdrar yaparken ağrı, acı ve yanma hissi
  • Kronik kasık ağrıları
  • Anüs bölgesinde kızarıklık, sümüklü ve irinli dışkı
  • Ağrılı cinsel ilişki
  • Penis, vajina ya da anüsten sarı – yeşil renkli akıntı

Tanı ve Tedavi

Tanı; Klinik muayene ve penis, rahim ağzı ve anüsten alınan akıntı örneği ile konulur. Tedavi mutlaka hekim tarafından düzenlenmeli ve takip edilmelidir. Rastgele antibiyotik kullanımı bu ilaçlara karşı dirençli bakterilerin oluşmasına neden olabileceğinden diğer enfeksiyonel hastalıkların tedavisinde ciddi sorunlar yaşanmasına neden olabilir.

Hepatit karaciğer iltihabı anlamına gelmektedir. Hepatit B ise bu iltihaba sebep olan virüslerden birisidir. Virüs bulaş sonrası karaciğere yerleşerek zaman içerisinde bu dokuda tahribata neden olmaktadır. Tedavi edilmemesi halinde ciddi sonuçlar doğurabilmektedir.

Hepatit B enfeksiyonu tamamen tedavi edilebildiği gibi ileri vakalarda kronik seyredebilmektedir. Bazı vakalarda ise sadece taşıyıcılık olabilmektedir. Enfeksiyon cinsel ilişki sırasında cinsel sıvıların geçişi ile bulaşabilmektedir. Kontrol edilmemiş kan ve kan ürünlerinin ve steril olmayan iğne, enjektör ve deri altı teması olan materyallerin kullanımı veya anneden bebeğe doğrudan bulaşabilir.

Belirtiler ve Tanı Çoğunlukla belirti göstermeyen enfeksiyon genellikle başka hastalık tedavileri öncesi, pre-op testler, evlilik öncesi ve işe giriş muayeneleri ve kan bağışı öncesi yapılan testlerle saptanır. Görülebilen belirtiler ateş, halsizlik, iştahsızlık, bulantı-kusma, karın ağrısı, idrar renginde koyulaşma, ciltte ve gözlerde sarılık ve eklem ağrısıdır. Ülkemizde her üç kişiden biri Hepatit B enfeksiyonuna yakalanmaktadır ve her 10 kişiden biri taşıyıcı konumdadır. Tedavi Hepatit B aşı ile önlenebilir bir enfeksiyondur. Hepatit B’ye karşı koruyucu antikorların varlığını tespit ve aşılama için mutlaka hekiminizle görüşün.

Enfeksiyonu atlatmış olan bireylerde koruyucu antikorlar aşılama yapılmamış dahi olsa oluşabilir ve bireyleri enfeksiyona karşı koruyabilir. Bu duruma doğal bağışıklık denmektedir. Tanı ve Tedavi Kan, genital sıvılar, tükürük, süt, ter, göz yaşı gibi vücut salgılarında bulanabilen virüs dış koşullara karşı dirençli olduğu için bulaşma riski çok yüksektir. Tanısı kan testi ile yapılır. Tedavisi mümkündür. En etkin koruma yolu aşı ve cinsel ilişkide kondom kullanımıdır.

İngilizce Human Popilloma Virus olarak adlandırılan virüsün yol açtığı enfeksiyonlardır. Virüs vücuda girdikten sonra 3 ay içerisinde semptomlar gözlenebilir. Belirtileri

– Penis üzeri ya da vajina üzerinde ağrısız sivilceler, deride kabarcıklar Tanı ve Tedavi Dış cinsel organlardaki virüslerin bulaşıcı olmanın ve estetik açıdan rahatsız edici olmanın dışında bir etkisi yoktur ancak rahim ağzına yerleşen virüsler rahim ağzı kanserine neden olur.

Kesin bir tedavi yöntemi yoktur. En etkili korunma yolu erken ergenlik döneminde HPV aşısı yaptırmaktır

Genital Herpes enfeksiyonuna sebep olan bir virüs nedeniyle genital bölgelerde uçuklar oluşur. Vücuda girmesinden sonraki bir hafta içerisinde belirtiler görülür. Belirtileri

– Kas ve baş ağrısı

– Halsizlik

– Yüksek ateş

– Genital bölgelerde içi sıvı dolu kabarcıklar

– Bölgesel lenflerde şişlik

Tanı ve Tedavi Kan testi ile tanısı mümkündür.

Tedavi uygulanır ancak virüs daha sonra tekrarlayabilir.

İnsan Bağışık Yetmezliği Virüsü olarak adlandırılan virüsü yol açtığı enfeksiyondur.

Bağışıklık sistemi hücrelerine tutunur ve bu hücrelerin genetik yapılarını bozarak zamanla bu hücreleri yok eder, vücudu bağışıklık direncinin düşmesine neden olur. HIV, tedavisi olan kronik bir enfeksiyon olmakla birlikte ileri evresinde AIDS olarak bilinen Edinilmiş Bağışıklık Yetersizliği Sendromu görülür.

AIDS, Türkçesi “kazanılmış bağışıklık yetmezliği sendromu” anlamına gelen Acquired Immune Deficiency Syndrome ifadesinin kısaltılmasıdır. AIDS, tek başına bir hastalık ya da enfeksiyon değildir. HIV’in tedavi edilmediği durumlarda bağışıklık sistemi zarar görür ve vücuda giren fırsatçı enfeksiyonlar çeşitli hastalık tablolarına neden olur. Bu aşamada oluşan hastalıklar tablosuna AIDS adı verilir. AIDS, uygun ve düzenli tedavi ile kontrol altına alınabilir.

Düzenli tedavi ile kontrol altına alınarak bulgusuz döneme dönülebilir. Bulgusuz döneme geri dönüldüğünde tedaviye ara vermeden ve düzenli olarak devam eden kişiler herhangi bir olumsuzlukla karşılaşmadan yaşamlarına devam edebilirler. Ancak tedavinin bırakılması, düzensiz yapılması gibi davranışlar virüsün tedaviye karşı direnç geliştirmesine sebep olarak tedavi sürecini komplike hale getirir, başarı oranını düşürür.

  1. Bulaşma – Enfeksiyonla karşılaşılan dönemdir.
  2. Akut HIV Enfeksiyonu – HIV bulaşından sonra 2-4 hafta içine vücudun ilk tepkileri görülebilir. Hiç belirtinin görülmediği durumlar da sıklıkla olabilir.. Belirtiler genel enfeksiyon hastalıkları ile çok benzer olduğu için anlaşılması zordur. Antikor testleri negatiftir, pencere dönemi olarak da bilinir. Kişi bu evreden itibaren bulaştırıcıdır.
  3. Serokonversiyon Dönemi – Enfeksiyonun varlığı laboratuvar testleri ile tespit edilmeye başlar.
  4. Bulgusuz Dönem –Herhangi bir belirti yoktur, normal sağlık durumu devam eder. 10 – 12 yıla kadar sürebilir. Kişilerin çeşitli nedenlerle (ameliyat öncesi, gebelik öncesi, işe giriş) yaptırdıkları kan testlerinde teşhis edilebilir. Teşhis durumunda hemen tedaviye başlanır, Tedavi alan kişinin enfeksiyon durumu bu evreden daha ileriye gitmez.
  5. Erken Bulgulu Dönem – Bulgusuz dönem boyunca zayıflayan bağışıklık sistemi sonucu halsizlik, baş ağrısı, yoğun kilo kaybı, nedensiz ateş, uzun süren ve önlenemeyen ishal gibi belirtiler oluşur.
  6. Edinilmiş Bağışıklık Yetmezliği Sendromu(AIDS) – önceki evrelerde teşhis alınmaması ya da tedavinin yarıda bırakılması durumunda izlenir. Bağışıklık sistemi yetersizlikleri belirgindir, fırsatçı kanser türleri gözlenebilir. Tedavi ile bulgusuz döneme dönüş mümkündür.
  7. İleri Evre–Hala tanı almamış ya da tanı almasına rağmen tedavi görmemiş kişilerde izlenir. Kaslarda erime, sinir sisteminde işlevsizlik gibi durumlar gözlenir. Bu evreye kadar tedavi alınmayan durumlar çoğunlukla ölümle sonuçlanır.

– Yüksek ateş

– Lenf bezlerinde büyüme

– Ağız, yemek borusu ve genital organlarda yaralar

– Kas ve eklem ağrısı

– Uzun süre geçmeyen ishal

– Nefes darlığı, öksürük

– Bulantı ve kusma, kilo kaybı

– Tekrarlayan enfeksiyonlar Bulaşma Yolları HIV kanda, vajinal sıvı ile menide ve anne sütünde bulunur.

● Korunmasız cinsel ilişki yoluyla bulaşabilir. Bulaşma riski, korunmasız cinsel ilişki sayısı arttıkça artar.

● Kan yoluyla bulaşır. Virüsün bulunduğu kan ve kan ürünleri, doku ve organ nakliyle bulaşabilir ancak günümüzde nakil işlemlerinden önce HIV taraması yasal zorunluluktur. Kan yoluyla bulaşmada en yaygın etken ortak damar içi enjeksiyon kullanımıdır.

● Anneden bebeğe bulaşabilir. Gebelik sürecinde, doğum esnasında ya da emzirirken bebeğe virüs geçebilir. Gerekli önlem ve tedavilerle anneden bebeğe virüs geçişi oranları oldukça düşük seviyelere inebilir. HIV; tükürük, ter, idrar, göz yaşı gibi vücut sıvıları yolu ile bulaşmaz. Hapşırık, öksürük, aynı tabak, çatak, bardak kullanımı, ortak tuvalet banyo kullanımı, yüzme havuzu kullanımı, tokalaşmak, öpüşmek gibi davranışlar HIV için risk taşımaz.

Düzenli aralıklarla test yaptırmak önemlidir. Ayrıca HIV belirtileriyle karşılaşıldığında da vakit kaybetmeden test yaptırılmalıdır. Herhangi bir belirtiniz olmadığı halde riskli olabilecek bir deneyim yaşadıysa 3 ay sonra test yaptırılmalıdır. Test yaptırmadan önce ve sonrasında danışmanlık hizmeti alınabilir. Test sonucunuzun pozitif çıkması durumunda alınan danışmanlıktan da yararlanarak uzman bir hekime başvurup tedaviye başlanmalıdır. HIV virüsü vücuttan tamamen uzaklaştırılamaz ancak tedavi yöntemleri ile kontrol altına alınarak hastalık etkenleri yok edilebilir. HIV tedavisinde “Antiretroviral Tedavi” adı verilen yöntemle virüsün bağışık sistemini etkilemesi durdurulur. Virüs miktarı saptanamaz derece düşse de tedaviye devam etmek önemlidir. HIV tedavisinde başlayıp bırakmak, düzensiz ilaç kullanımı tedavi sürecini zorlaştırır ve başarısızlığa neden olabilir. HIV tedavisi, genel sağlık sigortası kapsamında sağlanır. Mülteciler, anonim ve ücretsiz test yapan merkezlerden doğrudan yararlanabilirler ancak HIV tedavisi için kayıt yaptırarak 99 ile başlayan kimlik numarasını almış olmak ve kayıt ilinde bulunmak şartı aranmaktadır. Önleyici Tedaviler

●Riskli Davranış Sonrası Korunma (PeP) Herhangi bir şüpheli, riskli durum sonrasında enfeksiyon riskini azaltmak amacıyla gerçekleştirilen bir tür önleyici tedavidir. Şüpheli davranış sonrasında HIV ile enfekte olma riskine karşı HIV’in kendini kopyalayarak yayılmasını önlemeye yardımcı olur. Riskli davranıştan sonra en geç 72 saat içinde PeP’in alınması gerekir. Bu süre içerisinde alınsa bile PeP, kesin koruma sağlamayabilir. Bu nedenle mutlaka uzman bir hekim ya da HIV tanı – tedavi hizmeti veren sağlık birimiyle görüşülmelidir.

● Maruziyet Öncesi Önleyici Tedavi (PreP) HIV ile yaşamayan ancak çeşitli nedenlerle karşılaşma olasılığını yükselten pratikleri olan kişiler için kullanılan bir yöntemdir. HIV tedavisinde kullanılan bir ilacın düzenli kullanımı ile uygulanır. Bu sayede HIV’in vücuda alınması durumunda virüsün kendini çoğaltması durdurularak enfeksiyon engellenir. Prep uygulamasında ilacın doktorun önerdiği şekilde ve düzenli kullanımı önemlidir. Riskli davranışın zamanının önceden bilindiği durumlar için alternatif bir kullanım yöntemi vardır. Riskli davranıştan önce 2-24 saat içinde çift doz, riskli davranıştan 24 saat sonra bir doz ve 48 saat sonra bir doz ilaç kullanımı şeklinde uygulanır. Mutlaka bir doktor kontrolünde uygulanmalıdır. Prep hayat boyu koruma için önerilmez, riskin yüksel olduğu dönemlerde kullanılmalıdır. Bununla birlikte özellikle seks işçileri olmak üzere riskli grupların korunmasında oldukça önemlidir.

Korunma Yolları

HIV’den korunmak için bulaşma yolları dikkate alınmalıdır. Anneden bebeğe geçişini engellemek için mutlaka uzmanlardan tıbbi destek ve danışmanlık alınmalıdır.

Damar içi madde kullanımı ve enjeksiyonlarda mutlaka steril iğneler kullanılmalı, iğneler başka kişilerle paylaşılmamalıdır.

HIV’den korunma en önemli yöntem sürekli kondom kullanımıdır . Tek eşlilik durumunda kondom kullanımına gerek olmadığı düşüncesi yaygındır ancak tek eşlilik bir koruma yöntemi değildir. Partnerin HIV taşımadığından emin olunduğunda virüs ile karşılaşma riskini azaltır.

HIV ile Yaşam

HIV/AIDS farkındalığı üzerine çalışan üniversitelere bağlı eğitim ve araştırma merkezleri, belediye ve sağlık bakanlığı onaylı diğer toplum sağlığı kurumları, HIV farkındalığı üzerinde çalışan bazı sivil toplum kuruluşlarının destek merkezleri ve Hizmet Birimlerinde  HIV tanısı almış kişiler için HIV ile yaşam danışmanlığı verilmektedir.

HIV ile yaşam danışmanlığı;

– tanı sonrası tedavi sürecine yönlendirme

– eğitim ve iş hayatı, aile çevresindeki zorluklarla mücadele için psiko-sosyal destek

– sosyal dışlanma ve ayrımcılığa maruz kalınması durumunda hukuki destek gibi süreçleri içerir.