30 adımda AIDS: Uluslar dönüm noktasında
AIDS ile ilgili yeni küresel veriler
- 2009’da 33,3 milyon’dan fazla insan HIV ile enfekteyken 2010’un sonunda bu sayı 34 milyonu aştı.
- 2001’den beri yaklaşık 22 kat artarak 2010’un sonunda düşük ve orta gelirli ülkelerde neredeyse 6,6 milyon insan antiretroviral tedavisi gördü.
- 2010’un sonundan itibaren düşük ve orta gelirli ülkelerde antiretroviral tedavisi görebilecek durumda olan yaklaşık 9 milyon insan bundan yararlanamıyordu.
- 2001 ile 2009 yılları arasında bulaşıcı yeni HIV’in yıllık küresel oranı hemen hemen yüzde 25’e düştü.
-
AIDS: İlk 20 yıl (1981–2000)
- HIV/AIDS yayılımının ilk 20 yılında küresel topluluk kitleler halinde eyleme geçemedi. 1981’den 2000’e kadar HIV taşıyıcılarının sayısı 1 milyondan 27.5 milyona yükseldi.
- Hükümetin etkisiz kalmasının sonuçları Güney Afrika’da daha çok göze çarpıyordu:
- 1990’da Güney Afrika’daki yetişkinlerin yüzde 1’nden daha azı HIV taşıyıcısıydı. 10 yıl sonra HIV’in yaygınlığı yüzde 16.1’e ulaştı.
- 1990 ila 2000 arasında yetişkinlerdeki HIV yaygınlığı Lesotho’da 24.5’e Botswana’da yüzde 3.5’den yüzde 26’ ya yükseldi.
- Yayılımın en eski yıllarından itibaren HIV pozitifler devletin nerede hata yaptığı sorusuna cevap arıyordu.
- HIV ile yaşayanlar tarafından 1983’te tasarlanan Denver İlkeleri, özgür iradelerini kullanabilmeleri, ayrımcılığa maruz kalmamaları ve karar alma aşamasında aktif katılım göstermeleri için HIV pozitiflerin haklarına saygı gösterilmesi gerektiğini öne sürdü.
- Paris’teki 1994 AIDS Zirvesi’nde 42 millet resmi olarak HIV Pozitiflerin Daha Fazla Benimsenmesi ilkesini onayladı.
- Uganda, Brezilya, Tayland ve Senegal gibi çeşitli ülkeler milyonlarca yeni HIV enfeksiyonlarını tamamen önleyen AIDS poliçe ve programlarını uygulamaya koyarak erkenden harekete geçmiş oldu.
- 1983’teki HIV’in keşfinden 1985’teki ilk serolojik teste ve 90’lardaki dikey geçişin engellenebileceği denemesine kadar bilimsel bilgi sürekli gelişim gösterdi.
- 1996’da antiretrovial ilaçlarının yeni çeşiti- proteaz inhibitörleri- düzenleyici makamın onayını aldı. Çoğu yüksek gelirli ülkelerin 2/3’ü ya da daha fazlasına varan AIDS nedenli ölüm oranlarını azaltma hususunda Kombine Antiretroviral tedavisi son derece etkin olduğunu kanıtladı.
- 1996’yla 2000 arası Kombine Antiretroviral tedavisi, yüksek maliyeti nedeniyle genellikle düşük ve orta gelirli ülkelerde mevcut değildi. Yerel sektör yoluyla serbest antiretroviral tedavisinin ulusal politikasını benimseyen ilk orta gelirli ülke olan Brezilya bu durumda önemli bir istisnaydı.
- AIDS’in ilk 20 yılında prezervatif- HIV’i önleyen en temel araç- çoğunlukla hastalığın çok daha hızlı yaygınlaştığı ülkelerde mevcut değildi.
- Yayılımın ilk yıllarından beri, HIV pozitiflere karşı yapılan ayrımcılık ve damgalama, ülkeler ve toplulukların etkin HIV mücadelesini engelledi. Pek çok ülkede yasalar ve politikalar ayrımcı davranış ve uygulamaları kurumsallaştırmakta.
- 1996’da hükümetler, donörler, çok taraflı kuruluşlar ve sivil toplum içindeki küresel harekete hayat veren birleşmiş milletler sisteminin öncü işbirliği sayesinde UNAIDS kuruldu.
AIDS: Üçüncü 10 Yıl Evresi
Küresel kilometre taşları ve vaatler
- 2000 yılının Ocak ayında Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, HIV üzerine özel bir oturum- sağlık hususunda bir ilk- düzenleyip AIDS’i küresel güvenliğe bir tehdit olarak gördüğünde aslında bir çığır açmış oldu.
- 2000’de Durban’da gerçekleşen Uluslar arası AIDS Konferansı’nda HIV’in tedavisi ve önlenmesinde kullanılan araçlardan, kaynak bakımından sınırlı olan ayarlamalar için yararlanma konusunda delegeler, küresel uyum hareketi çağrısında bulundu.
- 2001’de HIV/AIDS üzerine gerçekleştirilen Birleşmiş Milletler Genel Kurul Özel Oturum’unda, üye devletler, HIV’le mücadele için küresel hedefler oluşturdu. Bu hedefler 183 ülke tarafından oy birliğiyle onaylandı.
- 2006’da HIV/AIDS üzerine Yüksek Düzey Toplantısı’nda BM Üye Devletler HIV’in önlenmesi, bakım ve desteğe evrensel erişim hedefini benimsedi. Küresel liderler HIV’le mücadelelerinde hiç kimseyi arkada bırakmayacakları konusunda anlaştı.
- 2006 ve 2010 arasında HIV ile ilgili küresel vaatlerinin süreç raporlarını sunan ülkelerin yüzdesi yüzde 64’ten yüzde 94’e yükseldi.
- 2006’da yüzde 87’den fazlayken 2010’da ülkelerin yüzde 94’ü ( rapor eden 172 ülkeden 162’si) ulusal HIV stratejilerine sahipti.
Yatırım ve Sorumluluk
- 2001’le 2009 arasında düşük ve orta gelirli ülkelerde HIV’le mücadele üzerine yatırımlar Amerika’da $ 1.6 milyondan $ 15.9 milyona ulaşarak neredeyse on kat yükseldi.
- On yıl içinde ilk kez 2010’da AIDS kaynakları düşüş gösterdi. Pek çok ülkede finansal zorluklar fon kaynakları üzerinde baskı oluşturmakta.
- UNAIDS ve işbirlikçileri tarafından önerilen 2011 yatırım sistemi, bugün 6 milyon’dan daha fazlası mevcutken 2015’e kadar en az $ 22 milyonluk yıllık yatırıma ihtiyaç olduğunu öne sürdü.
- Bu yatırımın tahmini karı: Önlenen 12 milyondan fazla HIV infeksiyonu ve 2020’ye kadar önlenen 7.4 milyon’dan fazla ölüm.
- Pek çok düşük gelirli ülke dış finansmana aşırı derecede bağımlı: 56 ülkede uluslar arası donörler HIV kaynaklarının en az yüzde 70’ini karşılıyor.
- Mevcut HIV sorumluluk ve hükümet kaynaklarını oluşturan formül, UNAIDS Ev İçi Yatırım Önceliği Indeks’ine göre, 2009’da Batı ve Merkezi Afrika’daki 14 ülkeden 8‘i, Doğu ve Güney Afrika’da 16 ülkeden 6’sı ve Asya’daki 4 ülke hariç hiçbirisi HIV için yeterli kaynak ayıramadı.
Tedavi Erişimi
- 2003’te UNAIDS ve Dünya Sağlık Örgütü tarafından başlatılan 5’e 3 kampanyası, genişleyen tedavi erişimi için küresel momenti hızlandırdı. Kampanya, 2005’e kadar 3 milyon insana antiretroviral tedavisi vermeyi amaçlıyordu.
- Aralık 2009’da 7 tane ülke, antiretroviral tedavisiyle, tedaviye uygun insanların en az yüzde 80’ne ulaştı. Bu ülkeler: Botswana, Cambodia, Cuba, Guyana,Oman, Romania ve Rwanda idi. 18 ülkeyse tedavinin en az yüzde 60’ını kapsadığını belirtti.
- Bir yıl öncesinden 1,4 artışla 2001’den beri yaklaşık 22 kat artarak Kasım 2010’da, düşük ve orta gelirli ülkelerde yaklaşık 6.6 milyon insan antiretroviral tedavisi görüyordu.
- Tedavi erişimindeki önemli kazanımlara rağmen tedaviye uygun 9 milyon insan Aralık 2010’da tedavi göremiyordu.
- 2010’un sonunda yaklaşık 420 000- 460 000 çocuk antiretroviral tedavisi görüyordu. 2009’da tedavi gören çocuklar diğer yaş gruplarınkine göre daha azdı.
- Tedaviye uyum süreci zorluğunu sürdürmekte: 2009’da düşük ve orta gelirli ülkede antiretroviral tedavisine başlayan hemen hemen 5 kişiden biri 12 ay sonra tedaviyi bıraktı.
- Tedavi gören hastaların yüzde 95’inden daha fazlası birinci kuşak antiretroviral ilaçlarını kullanıyor. İlaç direnci zamanla arttıkça daha fazla hasta, önemli mali etkileri olan 2. Ve 3. evre ilaçlarına gereksinim duyacak.
HIV’in önlenmesi cinsel ilişkide daha güvenli korunma ile mümkün
- 2001 ile 2009 yılları arasında yeni HIV infeksiyonlarının yıllık oranlarının neredeyse yüzde 25’e düşmesiyle bölgeler arasında geniş çapta çeşitlilik gösteren küresel HIV insidansı sürekli düşüş gösterdi.
- Düşük ve orta gelirli ülkelerde genç nüfusla yapılan araştırmaya göre, HIV’in önlenmesi ve bulaşıcılığıyla ilgili yanlış kanılar üzerine kendilerine yöneltilen 5 soruya kadınların sadece yüzde 24’ü, erkeklerin de yüzde 36’sı doğru cevap verdi.
- HIV testi oranları ülkeler arasında oldukça çeşitlilik gösteriyor. Günümüz demografik ve sağlık araştırmalarına göre son 12 ayda HIV için teste tabi tutulan yetişkinlerin yüzdesi Bolivya ve Filipinlerde kadın ve erkeklerin yüzde 5’ten daha azını, Lesotho’daki kadınların ise yüzde 42’sinden daha fazlasını kapsıyor.
- Günümüz demografik ve sağlık araştırmalarına göre genç erkeklerin yaklaşık yüzde 74’ü kadınların yüzde 49’una kıyasla prezervatifin HIV infeksiyonunu önlediğinin bilincinde.
- Küresel olarak prezervatif’in kullanım oranı düşük. HIV yaygınlığı yüksek 14 ülkede, riskli seksüel aktivite (1 yıl içerisinde bir partnerden daha fazla kişiyle cinsel ilişkiyegirmek olarak tanımlanır.) gerçekleştiren kadın ve erkeklerin yüzde 70’ten fazlası son cinsel ilişkilerinde prezervatif kullanmadıklarını belirtti.
Çocuklarda yeni HIV infeksiyonlarını önleme
- 1999’da yayınlanan iki araştırmanın sonucu hamile kadınların zidovin ve tek doz nevirapin ihtiyacını karşılayarak anneden çocuğa geçen HIV riskinin önemli derecede azalabileceğini gösterdi.
- 2005’e kadar düşük ve orta gelirli ülkelerde HIV pozitif hamile kadınların sadece yüzde 15’i çocuklarında yeni HIV infeksiyonlarını önlemek için antiretroviral prophylaxis kullanıyordu.
- 2005’ten beri çocuklarda yeni HIV infeksiyonlarını önlemek için hizmetlerin çoğaltılmasında hızlı bir süreç gerçekleşti: 2009’da Küresel kapsama alanı yüzde 53’e ulaştı.
- Zaman içinde bilimsel bilgi geliştikçe HIV pozitif hamile kadınların bağlı olduğu ilaç rejimleri değişti. Tek doz nevirapin HIV’in bulaşma riskini yüzde 50’ye düşürürken kombinasyon rejimleri bulaşıcılığı yüzde 90’dan daha fazlasına düşürecek kapasitede. Sonuç olarak artık çocuklarda yeni HIV infeksiyonlarını engellemede ilk olarak tek doz nevirapin tavsiye edilmiyor.
- Çocuklar arasında yeni HIV infeksiyonlarını azaltmayla elde edilen kazanımlar çocuk ölüm oranlarını azaltmada da yardımcı olmakta. 2009’da yakın zamanda HIV ile enfekte olan çocukların sayısı 2001’e göre yüzde 26 azaldı.
Erkek sünneti
- 2005’te Sahraaltı Afikası’nda başlayan tesadüfî kontrollü çalışmalar dizisi yetişkin erkeklerin sünnet edilmesinin HIV’in cinsel yolla kadından erkeğe bulaşma riskini yaklaşık yüzde 60’a kadar azalttığını ortaya çıkardı.
- 2007’de piyasaya sürülen Dünya Sağlık Örgütü ve UNAIDS kılavuzlarını takip eden Afrika’daki 13 ülke tıbbi erkek sünnetini tanıtmak için stratejiler geliştirdi.
- 2009’da öncelikli 8 ülkede sadece 100 000 üzeri erkek sünnet edilirken 2010’da aynı ülkelerde 350 000’den daha fazla erkek sünnet edildi.
Kadınlar ve kız çocukları
- HIV üreme çağındaki kadınların ölümüne sebep oluyor.
- 10-14 yaşlarındaki HIV pozitif kız çocuklarının sayısı 1999’da yaklaşık 50 000’den 2010’da 300 000 civarına yükseldi.
- Küresel olarak bütün yeni HIV infeksiyonlarının yüzde 26’sını 15-24 yaşındaki genç kadınlar oluşturuyor.
- Güney Afrika’da büyük olasılıkla genç kadınlar erkeklerden 5 kat daha fazla HIV ile enfekte oluyor.
- 60’dan fazla ülke 400 sivil toplum örgütünü de dahil ederek Kadın ve Kız Çocukları için UNAIDS gündemini uygulamaya koydu.
Temel Nüfus
Homoseksüeller
- 2009’da 67 ülkeden 63’ü homoseksüeller (kendi cinsleriyle cinsel ilişkiye giren erkekler) arasında HIV yaygınlığının genel nüfusa oranla daha yüksek olduğunu belirtti.
- Homoseksüel erkekler arasındaki yüksek HIV yaygınlığına rağmen pek çok ülke, nüfusuna hizmet verecek HIV’i önleyici temel bilgilerden yoksun vaziyette.
Uyuşturucu kullanan insanlar
- Dünya çapında uyuşturucu yaklaşık 15.9 milyon kişiden tahminen yüzde 20’si HIV taşıyıcısı.
- Uyuşturucu kullanımının belgelendiği en az 69 ülkede steril iğne ve şırınga bile temin edebilecek programlar mevcut değil.
- Uyuşturucu kullanımının belgelendiği 77 ülkede opioid tedavisi ya yasadışı ya da mevcut değil.
Seks işçileri
- Seks işçileri hastalığın ilk aşamasından beri daha fazla HIV infeksiyonu riski taşımasına rağmen popülasyon için HIV önleme programlarına erişim yetersiz.
- Programlar, uygun kalite ve ölçekte uygulamaya koyulduğu yerde etki sahibi görünüyor. 2008 ve 2010’da rapor edilen 56 ülke arasında seks işçileri ve yeni müşterilerinin medyan prezervatif kullanımı yüzde 84’e ulaştı.
Ceza kanunları ve uygulamaları
- Dünya’nın pek çok yerinde HIV ile yaşayanlara karşı ayrımcılık ulusal hukuk ve politik çevrelerce kurumsallaşmış durumda.
- 56’dan fazla ülkenin özellikle HIV bulaşıcılığını ya da maruziyetini suçlayıcı yasaları bulunmakta.
- 47 ülke, bölge ya da alan HIV taşıyıcılarının giriş, kalma süresi ve konut haklarını sınırlıyor.
- 116 ülke, bölge ve alan seks işçiliğini suç kabul ediyor.
- 79 ülke, bölge ya da alan eşcinsel ilişkiyi suç kabul ediyor.
- 32 ülkenin uyuşturucu kaynaklı suçlar için ölüm cezalarını göz önünde bulunduran yasaları mevcut.
- 2006 ile 2010 arasında damgalama ve ayrımcılığı hedef alan programları yayınlayan ülkelerin oranı yüzde 39’dan yüzde 92’ye yükseldi. Fakat bu ülkelerin yarısından daha azı bu programlar için bütçe ayırmıştı.
AIDS + MDGs
HIV mücadelesi tüm Milenyum Gelişim Hedefleri’ne yönelik süreçlerle yakından ilgili. Hizmet birleşimi; HIV, anne ve çocuk ölümü ve tüberküloz hususunda yönlendirmede hayati öneme sahip.
Anne ve çocuk ölümü
- HIV 2008’de anne ölümlerinin yaklaşık yüzde 11’ni oluşturan doğum kaynaklı ölümlerin temel sebebiydi.
- Tedavi olmadıkları takdirde HIV pozitif yeni doğanlar yaklaşık 2 yaşına gelmeden yarı yarıya ölüm riski taşımaktadır.
- HIV mücadelesinde son kazanımlar 5 yaş altı çocuğun ölüm oranlarını azaltmak için gerçekleştirilen küresel girişimlere katkı sağlıyor. 2000’de oran yüzde 2,6’yken 2009’da HIV, düşük ve orta gelirli ülkelerde 5 ölümün yüzde 2,1’ini oluşturuyordu.
Tüberküloz
- Tüberküloz HIV pozitiflerin en yaygın ölüm sebeplerinden biridir.
- 2009’da Dünya üzerinde Tüberküloz hastalarının yaklaşık yüzde 28’i HIV olduklarının bilincindeydi ve HIV ile enfektelerden sadece yüzde 5’i Tüberküloz değildi.
- Antiretroviral tedavisinin erken başlatılması Tüberküloz hastası HIV pozitif kişiler arasında ölüm riskini önemli ölçüde azaltmasına rağmen 2009’da hem HIV hem de Tüberküloz ile enfekte olmuş kişilerin sadece yüzde 37’si HIV tedavisi alabildi.
- Kotrimoksazol profilaksi ile ilgili rapor edilmiş daha iyi sonuçlar var: Tüberküloz hastası HIV pozitifller, yüzde 75’i ölüm riskini yüzde 40’a düşüren ilaç rejimine başladı.
- Tüberkülozla ilişkili HIV’in etkin biçimde önlenmesi, tanısı ve tedavisine uluslararası erişim günümüz ve 2015 yılları arasında HIV taşıyıcılarının 1 milyona varan Tüberküloz kaynaklı ölümlerini engelleyebilir. Fakat Dünya bu hedeften iyice uzaklaşıyor.