Kuzey Kıbrısın HIV Pozitif insanları kabul etmediğini ve test sonuçları alır almaz onları sınır dışı ettiklerini ne yazık ki öğrenmiş ve deneyimlemiş bulunuyoruz. Bu noktada Kuzey Kıbrısta 3 yıl önce gerçekleşmiş bir olayı sizlerle paylaşmak isteriz. Kıbrısta bir üniversiteyi kazanan bir öğrenci, Kıbrısa adımını atar atmaz HIV testine tabi tutulmuştur ve HIV Pozitif olduğu anlaşılır anlaşılmaz hemen sınır dışı edilmişti. Türkiyeye geri döndüğünde polisin onu yakalamaya çalıştığını anlamış ve bizim avukatlarımıza başvurmuştu.
Sonunda, Kıbrıs Sağlık Bakanlığının İçişleri Bakanlığını bilgilendirdiğini anladık. Avukatımız polislere neden ve ne hakla onu aradıklarını sordu ve polisler HIV Pozitif olan bu kişinin tedavi gördüğünden emin olmak istediklerini söyledi. En sonunda polis onu kovalamaktan vazgeçti ve bu kişi okumak için yurtdışına gitti.
HIV/AIDS ile yaşayan İngiliz yasal olmayan yollarla tutsak tutuldu ve sonra sınır dışı edildi:
25 Haziran 2010 tarihinde Jacqueline Agathocleous tarafından yayınlandı.
HIV/AIDS ile yaşayan bir İngiliz vatandaşı Merkez Hapishanesinde kanuna aykırı olarak tutsak tutuldu ve tedavisinden mahrum bırakıldı ve sonra Göçmenlik Ofisinin Şef Personelinin emri ile sınır dışı edildi. Hukuki İşler Komitesinin kurul başkanı tarafından dün açıklandı.
DEMOKRATİK Ralli PARTY (DISY)den Ionas Nicolaou İnsan Hakları ve İşkenceyi Önleme Komitesine yönelik Avrupa Birliği Komisyonunun bilgisi olmasına ve durumu araştırmayı planlamalarına rağmen, İçişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı bütün bu olaylardan haberdardı ve soruşturma açmayı başaramadı dedi.
Nicolaou Ne yazık ki Hukuk Kuruluna göndermemiz gereken ve ülkemizi utandıran inanılmaz bir hikaye bu dedi. Nicolaounun belirttiği üzere İngiliz bir Avrupa Birliği vatandaşının alkollü araba kullanmaktan dolayı yakalanarak 30 gün hapis tutulması hakkındaki bir hikayedir. Serbest bırakıldığında, göçmenlik bürosunun istenmeyen göçmen olarak tanımladığı bu kişi ne yazık ki aynı gün yeniden yakalandı.
Mayıs ayının sonunda, bu İngiliz, sınır dışı etme planının bir kısmı olan Merkez Hapishanesinin 10. Blokuna gönderildi. Nicolaou Turist belgeleri elde etmeye çalıştı ama başaramadı ve daha sonra yasal olmayarak ve herhangi bir mahkeme kararı olmadan tam on gün boyunca hücrede tutuldu ve Haziran ayında sınır dışı edildi dedi.
Nicolaounun belirttiğine göre, sorguda olan bu kişi avukat haklarından vazgeçti fakat İngiliz Yüksek Kurulu ile iletişime geçme isteği reddedildiğini ve Yüksek Kurul ile görüşmeyi ancak diğer bir tutuklunun ona cep telefonunu vermesi ile sağladığını ekledi.
Daha kötüsü, her gün aynı saatte alması gereken ilaçlarını da bu kişiye vermediler. Dolayısı ile hayatını tehlikeye sokmakla birlikte hastalığın ilerlemesine neden oldular.
Nicolaou, İçişleri ve Adalet Bakanlığının Polis Güçleri ile birlikte bu durumdan tamamen haberdar olduklarını iddia etmekte. Kimse bu duruma ses çıkarmadı dedi.
Sınır dışı edildiğinde, Avrupa Birliği Vatandaşı olan bu kişi Avrupa Birliği Komisyonu İnsan Haklarından sorumlu olan Thomas Hammarbergin ve İşkence Engelleme Kurulunun bu durumdan haberdar olduğunu ve soruşturma açmayı planladıklarını belirtti.
Nicolaounun açıklamasına göre Ne yazık ki, yetkililerimiz tarafından hiçbir soruşturma açılmadı. Polis Şikayet Kurulunun polislere karşı şikayetler olduğunda kendinden menkul soruşturmalar açma hakkına sahip olunup olunmayacağını araştırdığımızda bu dava gün ışığına çıktı dedi. Bu hikaye kendisi için konuşmakta ve özellikle görevde olan kişilerin bu gibi durumların ne kadar ciddi olabileceği hakkında bir fikirleri olmadığı zaman, bu Kurula böyle bir hakkın verilmesinin ne kadar önemli olduğunu belirtmekte.
Nicolaou iki bakanlığından en azından bir açıklamaya yapmak zorunda olduğunu belirtmekte. Özellikle bu iki bakanlığında bu kişinin sınır dışı edilmeden önceki durumundan tamamen haberdar oldukları hesaba katılırsa.
Nicolaou Suçu içeren böyle bir durumda neden Adalet Bakanını bilgilendirmediler? sorusunu sormaktadır. İki bakanlıkta durumdan tamamen haberdardı fakat hiçbir önlem almadılar. Sınır dışı edilmeden önce durumun farkındaydılar. Fakat beni endişelendiren o günden beri hiçbir soruşturma başlatmamış olmalarıdır. Bu olayın bizi utandırması bir yana, bu durum insan olarak inanılmaz derecede bizi aşağılamaktadır dedi.
Neden sekiz gün boyunca tedavisi için gerekli olan ilaçları sağlamadıkları hakkında her hangi bir açıklama yapmadılar ve sonuç olarak bu kişinin hayatını tehlikeye attılar. HIV taşıyıcıları ikinci sınıf vatandaşlar mı, hakları olmayan ve yaşamlarının hiçbir değeri olmayan toplumun dışladığı kişiler mi? diye devam etti.
Bunlara ek olarak: Toplumumuzu lekeleyen Avrupa Birliği vatandaşına yapılan utanç verici bir hikayedir bu. Avrupa Birliği gözünde bizi küçük düşürmüştür ve iki bakanlık ve polis güçleri önde olmak üzere yetkililerimizi de onurlandırmamaktadır.
Gün içinde karşılaştıkları eleştirilere cevap olarak, İçişleri Bakanı Neoclis Sylikiotis, ölümcül bir enfeksiyon hastalığa sahip olan kişinin sınır dışı edilmesinin yetkililerin hakları arasında olduğu ve hiçbir Avrupa Birliği yasasının çiğnenmediğini söylemiştir.
Çeviri: Aylin Akkaya Pozitif Yaşam Derneği Gönüllüsü