996 yılında kurulmuş olan ve Pozitif Yaşam Derneği’nin de üyesi olduğu Ulusal AIDS Komisyonu, 2009 yılından beri ilk kez 23 Şubat 2015 tarihinde toplandı.
Toplantıda Bulaşıcı Hastalıklar Daire Başkanlığı uzman hekimi tarafından açıklanan rakamlara göre, 1985’ten 2014 yılı sonuna kadarki kümülatif rakam:
8.105 HIV-pozitif vaka, 1.274 AIDS vakası olmak üzere toplam 9.379 kişidir.
Vakaların bulaş yollarına göre dağılımında:
yüzde 42 Heteroseksüel korunmasız cinsel ilişki
yüzde 11 Homoseksüel ya da biseksüel korunmasız cinsel ilişki
yüzde 2 Damar içi madde kullanımından kaynaklı bulaş
yüzde 1 Anneden bebeğe geçiş
Bulaş yolu bilinmeyen vakaların oranı yine yarıya yakındır.
9.379 kişinin 6.651’i erkektir.
7.417’si Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır.
2014 yılında toplam 18 kişi AIDS dolayısıyla hayatını kaybetmiştir.
2014 yılında (1 yıl içerisinde) yeni enfekte olan kişi sayısı 1.767’dir.
Yukarıdaki rakamlar şu anda Türkiye’de günde 5 kişinin HIV ile enfekte olduğuna işaret etmektedir!
***
Toplantıya Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Bölgesi HIV/AIDS Sorumlusu Matin Donoghue katılmış ve Türkiye hakkındaki gözlemlerini şu şekilde aktarmıştır (sunumun tamamının Türkçe olarak daha sonra paylaşılacağı duyurulmuştur):
– Avrupa bölgesinde HIV artış hızı en yüksek olan kısım, Türkiye’nin de içinde olduğu Orta Avrupa bölgesidir.
– 2004 – 2013 arasına baktığımıza Türkiye’de yeni HIV tanılarının yüzde 467 oranında arttığı görülmektedir. Bu oran Avrupa’nın hiçbir yerinde görülmemiştir. Avrupa genelinde bu oran yüzde 81, Orta Avrupa’da yüzde 175’tir.
– Türkiye’deki artışın bu kadar hızlı olması, önleme hizmetlerinin yetersizliğinin göstergesidir.
– Türkiye’de bulaş yolu bilinmeyen vaka oranının yüzde 50 civarında olması endişe vericidir.
– Anneden çocuğa bulaşın engellenmesi konusunda Türkiye çok başarılı olmuştur.
– Ulusal AIDS Komisyonu’nun yıllardan sonra yeniden toplanması siyasi otoritenin sorunun önemini kavramış olduğunun göstergesidir.
– Göçmenlere / sığınmacılara zorunlu HIV testi uygulanması ve/veya HIV-pozitif göçmenlerin ülkelerine geri gönderilmeleri Dünya Sağlık Örgütü ve Birleşmiş Milletler’in kesinlikle karşı olduğu uygulamalardır.
– Türkiye’de yeni tanı konan HIV-pozitif bireylerin yaklaşık yarısı tanı aldığında 300’ün altında CD4 hücre sayısına sahiptir. Bu da geç tanıya işaret etmekte, testlerin artırılması gerekmektedir.
– Sağlık Bakanlığı’nın özellikle ‘anahtar gruplar’ ile yapılacak çalışmalarda sivil toplum ile işbirliği içinde olması çok önemlidir.
– Dünya Sağlık Örgütü, tedavi sistemleri olsun, yeni tanı/tedavi rehberinin Türkçe tercümesi olsun, yeni ulusal HIV/AIDS strateji çerçevesinin geliştirilmesi olsun, her alanda yardım sunmaya hazırdır.
– Yakında çıkacak olan 2016-2021 Küresel HIV/AIDS stratejisine Türkiye’nin destek vermesi çok önemlidir.
– Tanısını eşiyle / partneriyle paylaşmak HIV ile yaşayanların görevi olup, devletin görevi değildir. Tanının üçüncü şahıslarla zorla paylaşılması, DSÖ (Dünya Sağlık Örgütü) ve BM(Birleşmiş Milletler)in kesinlikle karşı olduğu bir uygulamadır.
***
Toplantıda ayrıca,
Prof. Dr. Serhat Ünal HIV/AIDS konusunda bilgilendirici sunum yapmış, şu anda Türkiye’de 3.500 civarında HIV ile yaşayanın tedavi altında olduğu bilgisini paylaşmıştır. Bunun dışında, son 5 yılda CD4’ü 200’ün altında gelen hasta sayısında azalma olduğunu, daha çok CD4 300-500 civarında iken hastaların tanı aldığını belirtmiştir.
HATAM’dan Dr. Aygen Tümer Ulusal AIDS Komisyonu’nun tarihçesini sunmuş, Bakanlık’tan Erhami Metin, yeni HIV/AIDS bilgi sistemi hakkında bilgi vermiş, THSK Bulaşıcı Hastalıklar Daire Başkanı Dr. Selmur Topal ise kapanış konuşmasında Ulusal AIDS Komisyonu’nun önemini vurgulayarak tüm paydaşları bir sonraki toplantıda yeni ulusal HIV/AIDS çerçevesinin geliştirilmesi için önerilerini hazırlamaya davet etmiştir.
Pozitif Yaşam Derneği’nin bu çerçeve için vurguladığı acil ihtiyaçlar
Türkçe için tıklayınız İngilizce için tıklayınız