Skip to content Skip to footer

Merhabalar,

Ben Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji Bölümü 3.sınıf öğrencilerinden Gizem Özer. 21 yaşındayım Tek isteğim Boğaziçi’nde Psikoloji okumaktı ve bu gerçekleştiği için oldukça mutluyum J

Şimdi bu ön bilgiden sonra gelelim PYD ailesine nasıl katıldığıma; Bölümümüzde zorunlu staj olmadığı için kendim staj arayışı içine girmiştim. O aralar geçtiğimiz sene bu programa katılmış bir arkadaşımdan Sabancı Üniversitesi Sosyal Duyarlılık Projeleri ve Citibank Ortak projesi olan bu stajı duydum. Bu staj hem yazın kısmen iş gücü azalan sivil toplum kuruluşlarına taze kan katmak, hem üniversiteli gençlere sivil toplum bilincini aşılamak hem de yaz aylarında üniversite öğrencilerine cep harçlığı sağlamak gibi birçok güzel amaca hitap ediyor. Programa başvuran (yanlış hatırlamıyorsam) 500 üniversite öğrencisi arasından 80 öğrenci, İstanbul’da faaliyet gösteren 27 STK’ dan 3 tanesini tercih ederek bir liste hazırladı.

Benim ilk tercihim Pozitif Yaşam Derneği’ydi ama itiraf ediyorum daha önce adını duymamıştım. Diyeceksiniz o zaman neden Pozitif Yaşam?

Farkındalığımın yüksek olduğunu düşündüğüm halde, hayatımla ilgili düşüncelerim bazen teoride kalıyor ve uygulamaya geçmiyordu. Ben de daha ciddi bir şeylerle ilgilenmek ve zamanımı, enerjimi harcamama gerek olmayan olaylardan uzak durabilmeyi öğrenmek, kendi kendime öğretmek istedim.  Araştırdığımda bu amacıma da PYD’de ulaşabileceğime karar verdim. Neler yapabileceğimi öğrenmek için derneği aradığımda çok kibar bir ses beni selamladı ve gayet ilgili davrandı. (Sonradan öğrendim ki o kişi Yasin’miş J ) O telefondan sonra internet sitesini bayağı bir kurcaladım ve “Ben burada olmalıyım.” dedim. (Bir de dernekte bir klinik psikolog olduğu gerçeği de beni cezp etmedi değil. J Ben de klinik psikolog olmak istiyorum da…)

Başta söylediğimde insanlar kötü tepkiler vermiyorlardı çünkü derneğin misyonunu hatta ismini bile bilmiyorlardı (benim başta olduğum gibi) Sonradan kimileri PYD’ de çalışma fikrine oldukça sıcak bakarken, kimileri daha değişik tepkiler verdi. Tabii ki kimse bana “Oraya gitme!” demedi. Ama kendilerinin gidemeyeceğini, buna cesaret edemeyeceklerini söylediler.

Çekirdek ailem olmasa bile uzak akrabalarımda bir kaçı “Aids olup gelme” gibi yarı şaka, yarı gerçek cümleler kurdular. Açıkça söylemek gerekirse birçok şey bildiğimi düşündüğüm halde (insanın öğreneceği şeyler bitmiyor elbet)  ben bile biraz tedirgindim. (Hâlbuki kan ile bulaşma olayı sandığımdan çok daha zormuş.)

Aslında PYD ailesine dahil olmam sadece kafamdaki soru işaretlerini silmekle kalmadı, AIDS/HIV hakkında pek çok şey öğrendim. Sadece ben değil arkadaşlarımda baya meraklılarmış bu konu hakkında. Onlarında öğrenmek istediği çok şey oldu. Ben bildiklerimi yanıtladım, çok fikrim olmayan daha uç soruları ise dernekte öğrendim ve öyle anlattım.

Ve gelelim stajın başladığı günden itibaren yaşadıklarıma, düşündüklerime, hissettiklerime; Bugün PYD’ de çalıştığım 8. Gün. Her şey (bu abartmak için söylenmiş bir kelime dizisi değil gerçekten “her şey”) çok güzel gidiyor. Buradakilerle olan diyaloglarım, yaptığım işler vs. Klasik bir cümle olacak ama buradaki herkes çok sıcak. (en soğuk olduğunu düşündüklerim bile J ) Herkes gönüllü olduğu için uğraştıkları şeyleri zevkle, hiç gocunmadan yapıyorlar. Bu enerji tabii ki size de yansıyor ister istemez. Bilgisayar başından kalkıp biraz dinlenmek için çayınızı alıp terasa çıktığınızda ise çok şirin, küçük ve iç açıcı bir bahçe sizi karşılıyor. Reyhan kokuları arasında, hafif esen rüzgârla birlikte dinlenmek ve sohbet etmek gerçekten zevkli. J (Umarım O’nlarda benim için bu paragrafta yazan şeylerle benzer düşünüyorlardır. J )

Aklında soru işareti olanlar için şunu da ekleyeyim çalışan, gelen, giden, gönüllü vs. bu kişilerden hangileri HIV Pozitif bilmiyorum, ilgilenmiyorum da; Ne fark eder ki, öyle değil mi? Ama tekrar soracak olursanız, “Gizem, PYD ailesindekiler gerçekten pozitif mi?” diye…

Evet, biz gerçekten görebileceğiniz en pozitif insanlardanız! J

Gizem Özer