7 Aralık 2011 Çarşamba Günü, Pozitif Yaşam Derneği iletişim sorumlusu Çiğdem Şimşek’in katılımıyla HIV ve AIDS konulu bilgilendirici bir seminer gerçekleştirildi. Doğuş Üniversitesi Psikoloji kulübü öğrencilerinin düzenlediği seminere yaklaşık 50 psikoloji öğrencisi katıldı.
Çağın vebası’ sanılan AIDS’in, tedavisi, korunma yöntemleri, sosyal ve bireysel etkileri tek tek ele alındı. Nedir, ne değildir noktasında ki farkındalıklarımız değişti. Konuşmanın başında sunulan, HIV pozitif birinin, gerçek yaşam öyküsünü anlattığı‘mandalina kabukları’ başlıklı dinleti hepimizi çok etkiledi. “Ya ben de tanı alırsam, neler hissederim ne yaparım?” birçoğumuzun daha önce aklını kurcalamamıştı. Mandalina kabukları, hepimizi düşünmeye sevk etti. Soru-cevap bölümünde ise bireysel meraklarımızı olabildiğince gidermeye çalıştık.
Son derece bilgilendirici olan ve bir o kadar sohbet havasında geçen, bu interaktif seminer ile ilgili geri bildirimlerini bazı arkadaşlarımız yazdıkları kısa yorumlarla paylaştılar;
* HIV/AIDS ile ilgili çok az bilgim vardı bu konuşma sayesinde çok daha fazla bilgiye sahip oldum. “Sen kendini anlatmazsan başkası seni anlatır; ama nasıl?” Konuşmanın en etkileyici cümlesiydi.
* Bana HIV’in bilmediğim yönlerini anlatması çok eğitici oldu.
* AIDS ve HIV’in ne olduğunu, nasıl bulaştığını ve korunma yöntemleri anlatılarak, en iyi şekilde sunum yapıldı.
* Konuşmanın ardından HIV ile ilgili daha fazla bilgiye sahip oldum. Artık ‘hiv virüsü’ demiyorum.
* Bu konferanstan sonra HIV ve AIDS’e karşı bakış açım tamamen değişti. Açıkça önceden önyargılarım vardı bu virüs ve bu virüsü taşıyan kişilerle ilgili. Ancak şimdi tamamen değişti fikirlerim ve ne kadar yanlış düşündüğümün farkına vardım.
* Bu konuda epey cahil olduğumu fark ettim. Tedavisi olduğunu ve oldukça başarılı olunduğunu HIV pozitif olmamın dünyanın sonu olmadığını öğrendim. Oldukça bilgi verici ve yararlı bir seminerdi.
* HIV’in bir insana gerçekten nasıl bulaşabildiğini öğrenmiş oldum. HIV pozitif birine nasıl davranabileceğimi ve HIV’in tedavisinin nasıl olabileceği konusunda fikir sahibi olduk.
* Bütün önyargılarımı yıktı. Eskiden AIDS’ten, kanserden bile daha çok korkardım ama şimdi hiç korkmuyorum. Test yaptırsam ve HIV+ çıksa hayata daha iyi tutunurum.
* Beni aşırı derecede duygulandıran, gözyaşlarımı tutamadığım bir seminerdi. HIV’e karşı bütün önyargılarım yıkıldı.
* Bu konferans yapılana kadar HIV hakkında pek fazla bir şey bilmiyordum ama bu konferansla birlikte oldukça önemli bilgiler edindim. Bana önyargılı olmamam konusunda oldukça faydası oldu. Bu tür konferanslar, insanların bildiği yanlış bilgilerin düzeltilmesi ve doğru olanı öğretilmesi açısından daha da sıklaştırılmasını isterim. (Merve Kayserili)
* Bu seminerde HIV/AIDS ile yaşamanın mümkün olduğunu çocuk sahibi olmaya devam edebileceklerini, birey olarak herkesin başına gelebileceğini bir kez daha hatırlamış olduk. Kimse isteyerek HIV/AIDS olmaz. Çevredeki insanların HIV/AIDS’e karşı tutumunu değiştirmesi gerekir, bu virüsü taşıyan insanlara, onları kıracak şekilde hareket etmemeleri gerekir. Doktor ve hastane görevlileri özellikle.
* Bu konferans sayesinde Pozitif Yaşam Derneği’nin içerik ve çalışmaları hakkında, HIV pozitifin aslında korkulacak kadar tehlikeli bir hastalık olmadığıyla ilgili bilgiler edindim. HIV’in bulaşma yolları, tedavileri ve hastaların tedavi sürecinde ki psikolojik gelişimleri özellikle dikkatimi çeken şey oldu. HIV+ ile ilgili kafamdaki asıl soru HIV + bir kadının hamileliğinin tehlikeli olup olmadığıydı. Bebeklerin etkilenmeden doğdukları bilgisi ilgimi en çok çeken konu oldu. Her insanın bilinçlendirilmesi ve toplum içerisindeki önyargıların yıkımının sağlanması için çalışan Pozitif Yaşam Derneğine ve bu konferansın bölümümüzde gerçekleştirilmesine yardımcı kişilere katkılarından ötürü teşekkürler. (Sena Keskin)
Konuşmanın sonunda, en çok ötekileştirme konusu dikkatimizi çekti ve bizlere neler yapabiliriz’i düşündürttü. Birçoğumuz, anlamadığımıza, anlayıp sevmediğimize, henüz yaşamadığımıza, yaşamayacağımıza inandığımıza; kısacası biz olmayan her şeye bireysel bir diğer tanısını hak görüyoruz. Keza öteki(!)nin yalnız kalmasında da bir sakınca görmüyoruz. Sen olanı sev yalnızca sana benzeyeni, farklı olanı kurcalama, zaten yoktur! şeklindeki zalim düşünce; öteki gördüğünü dışlamakla yetinmez. Aynı zamanda düşünce sahibini de körleştirir. Görmemen, yok olduğu anlamına gelmez. Nitekim, öteki, biz, siz ayrımları vücuda giren sigara dumanı kadar tehlikelidir, sinsice yayılır ve yayıldığı toplum yok olmaya doğru gider. Bu noktada, sağlık çalışanları başta olmak üzere hepimiz HIV ile ilgili doğru bilgi edinme konusunda ısrarcı olmalıyız, aksi takdirde HIV+’e karşı sahip olunan cahil tutum değişmeyecektir. Herkese bilinçli, duyarlı ve huzurlu geçireceği yarınlar temenni ediyoruz.
Son olarak, Doğuş Üniversitesi Psikoloji Kulübü olarak, okulumuza gelip seminer veren Çiğdem Şimsek’e arkadaşlarımızın kafasına takılan sorulara verdiği samimi ve net yanıtlardan ve yaptığı etkileyici sunumdan dolayı da minnettarlığımızı belirtiyor, sevgilerimizi sunuyoruz.
Özlem Bugur
Doğuş Üniversitesi Psikoloji Kulübü