Skip to content Skip to footer

AIDS2018 Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliğinden üst düzey katılımlarla devam ediyor. Fransa, Almanya, Polanya Sağlık bakanları, UNAIDS Genel Direktörü ve birçok Sivil Toplum Örgütünün katılım gösterdiği oturumda Türkiye adına önemli noktalar şu şekildeydi:

-Batı Avrupa ve Afrika’da yüksek seyreden HIV insidansı yıllardır bu ülkelerde oluşan ulusal ve uluslararası fonlarla azalma eğilimi gösteriyor. Ayrıca tedavi veya profilaksiye ulaşan birey sayısı da gittikçe artıyor. Doğu Avrupa’da (Türkiye’de bu gruba dahil) ise tam tersi bir durum gözlenmekte. Son 10 yılda HIV insidansı %300 artmış durumda ve buna karşın ulusal STÖ’ler uluslararası fonlayıcı kuruluşlardan destek alamıyor.

-Fon sorunu haricinde Doğu Avrupa’da HIV riskini arttıran davranışların kriminalize edilmesi de büyük bir sorun teşkil ediyor. LGBTI+ hareketi politik hareketler tarafından hedef gösterilmekte ve HIV/AIDS büyük ölçüde göz ardı edilmekte.

-Avrupa Birliğinde 90-90-90 hedeflerine yaklaşılırken endişe verice olan geride bırakılanların Doğa Avrupa’da yerleşik risk altındaki gruplar olması. Bu anlamda genel veriler yerine ülke bazında önceliklendirmeler yapılması lazım.

-Sınır Tanımayan Doktorlar’ın Avrupa Birliğinin göçmen politikalarına yönelik yaptığı sunum da oldukça ilgi çekiciydi. Avrupa Parlementosu yetkilileri ve Sağlık Bakanlarına kendi oluşturmuş oldukları sağlık hakkı tanımlarını ne şekilde çiğnediklerini söylemesi ve yapılan gösteri oldukça anlamlıydı.

-Son olarak Fast Track Cities projesinin uygulandığı şehirlerden biri olan Amsterdam’da nasıl politikalar izlendiğine dair bir sunum yapıldı. Bu sunumda dikkat çekici nokta ulusal bir politika yürütmek yerine bölgesel hareket etmenin genel hedefe ulaşmak açısından daha avantajlı olduğuydu.