2007 yılından beri çeşitli festival ve etkinliklerde yer alan Yaşayan Kütüphane Projesi şimdi de 19 ve 20 Şubat 2012 günlerinde !f İstanbul etkinlikleri kapsamında GHETTO’da okuyucuları ile buluştu. Kapı önünde uzun kuyruklar oluşan kütüphanede iki gün içerisinde toplam 400 okuyucusu ile 192 okuma yapıldı.
Toplum tarafından dışlanan, ‘öteki’ olarak konumlandırılan insanlara karşı olan önyargıyı azaltmak, bir dialog ortamı yaratmak için kurulan ‘Yaşayan KütüphaneProjesi’ Toplum Gönüllüleri Vakfı ve İstanbul Bilgi Üniversitesi Gençlik Çalışmaları Birimi tarafından yürütülmekte.
Yaşayan Kütüphane gerçek bir kütüphane gibi işliyor. Tek farkı, okumanız için getirilen kitapların canlı kanlı birer ‘İNSAN’ olması.
25’e yakın başlık olan kütüphanede; eski bir seks işçisi, kadın ve erkek trans birey, Yahudi, Ermeni, Kürt, Alevi, şizofren, gay, eski madde bağımlısı, HIV pozitif, lezbiyen, vegan, Sivil Toplum Kuruluşu çalışanı, barmeyt, türbanlı kitap yer aldı.
Kütüphane’de kitap olan HIV pozitif arkadaşımız anlatıyor;
“Bu kütüphanede kitap olmayı seviyorum. Çünkü insanlarla birebir temas kurup, onlara HIV ve AIDS’i, en önemlisi de HIV ile yaşamanın nasıl olduğunu anlatabiliyorum.
Rafımda okunmak için çok beklemiyorum. Hatta çoğu kez okumalar üst üste geliyor ve hiç boş vaktimiz bile olmuyor.
Beni ilgiyle dinleyen okuyucular akıllarına takılan her şeyi rahatlıkla sorup, öğrenebiliyorlar. Kulaktan dolma ve yanlış bilgilerle (hatta korkularla) yanıma gelmelerine rağmen, konuşmaya başlamamızdan 10 dakika sonra söylemlerinin ve tutumlarının nasıl olumlu yönde değiştiğini görebiliyorum. Okuma sonrası aldığım ger bildirimler çok mutlu edici oluyor:
– Açıkçası ben psikolojik çöküntünüzü görmeye gelmiştim. Ama bakıyorum da siz çoktaaan aşmışmışsınız, hatta bu konuda iyice uzmanlaşmışsınız.
– Meğer ne çok önyargım varmış. Sizinle birlikte geçti.
– Özellikle HIV pozitif kitabı okumak istedim. Ben biyologum ve bu virüs üzerinde çalışıyorum. Bununla yaşayan birini görmek istedim.
– Gönüllü olarak ne yapabilirim?
– Ben de bu öğrendiklerimi herkese anlatacağım.
– İyi ki sizi okumaya gelmişim.
– Aydınlandım.
Konuşma esnasından şu meşhur İncir Reçeli filminin olumsuz etkileri yine karşıma çıktı. İnsanların yanlış bilgilenmesine ve önyargıların tetiklenmesine neden olan bu film ile ilgili en sık duyduğum cümleler şöyleydi:
– Eee bu İncir Reçeli filminde bir sürü yanlış ve o zaman.
– İncir Reçelindeki gibi öleceğinizi sanıyordum. Görüyorum ki çok sağlıksınız.
– Tükürükle bulaşmaz biliyordum ama o filmde bile öpüşmüyorlardı.
Günün sonunda saatlerce konuşmaktan çenelerim ağrıyor ama hiç önemsemiyorum. Çünkü beni okumaya gelen kişilerin gözlerindeki endişeli soru işretleri yerine bilginin aydınlığını almasını seviyorum.”
Yaşayan Kütüphane:
1. İnsan haklarına ve insan onuruna saygıyı teşvik eden bir araçtır.
2. Kişilere ve gruplara karşı ayrımcılığa yol açan önyargılarla ilgili farkındalık yaratmayı ve yapıcı diyaloglara olanak sağlamayı amaçlar.
3. Günlük hayatta pek fazla bir araya gelme fırsatı bulamayan insanları, kişisel deneyim paylaşımına dayalı bir düzlemde buluşturur.
4. Kitapları; bir takım etnik, kültürel, mesleki, dini, sağlık, cinsel kimlik, vb. özellikleri nedeniyle, toplumda, haklarında önyargılar bulunan ve bu önyargılar nedeniyle zaman zaman ve muntazaman ayırımcıkla karşı karşıya kalan kişilerdir.
5. Okuyucusunun zihnindeki “yabancı”yla, zamansal ve mekansal olarak yapılandırılmış ancak serbest olan bir ortamda tanışmasını sağlar.
Yaşayan Kütüphane bir magazin etkinliği, kitapların özel hayatlarının ifşa edildiği bir yer, kariyer tanıtım alanı, danışmanlık merkezi, psikoterapi merkezi, kurum tanıtım yeri, kar amacı güden bir etkinlik ve bir grubun, kültürün, vs. temsil edildiği bir alan değildir.