Skip to content Skip to footer

Boğaziçi Üniversitesi’nden bir grup öğrenci olarak 2011’in son aylarında, Pozitif Yaşam Derneği (PYD) ’ni tanıma ve faaliyet alanları, danışanları, işleyişiyle ilgili bilgi sahibi olma şansı yakaladık.

Pozitif Yaşam Derneği ile ilk tanışmamız, bölümümün seçmeli derslerinden NGO Management (STK Yönetimi) dersinde yedi kişilik grubumuzun bir araya gelmesiyle oldu. Bu dersin gereklerinden ilki Türkiye’deki Sivil Toplum Kuruluşları arasından, incelemek ve üzerine çalışma yapmak istediğimiz bir tanesini seçmekti. İncelemeyi seçtiğimiz bu STK’nın yaşadığı sorunları tespit edecek ve bu sorunlara yapıcı ve somut çözüm önerileri getirecektik. Karar verme sürecinde akıllardan birçok STK geçti -ki bunların arasında LÖSEV gibi sağlık alanında çalışmalar yapan diğer STK’ların yanında ELGİNKAN gibi eğitime yönelik olanlar da vardı.

Grup sonuç olarak HIV/AIDS’le ilgili çalışmalar yürüten bir dernek yâda vakıf seçmek adına, bizi Pozitif Yaşam Derneği’ne götüren, ortak bir karara vardı. Daha sonra HIV/AIDS’le ilgili çalışmak istememizin sebebinin aslında PYD’nin yaşadığı sorunlarla paralel olduğunu gördük.

Türkiye’de STK olgusunun tam anlaşılmamış ve sistemin oturmamış olması, STK’ların etki alanlarını kısıtlarken, bu durumun HIV/AIDS gibi toplum tarafından kabul edilememiş konularla ilgili çalışmalar yürüten kurum ve kuruluşlar için çok daha zor olduğunu gözlemledik. Toplumun bu tavrı, bağışlara, sponsorluklara, gönüllülüklere ve hatta üyeliklere yansıyordu. Bu durumla ilgili ilk değiştirilmesi ve düzeltilmesi gerekenin insanların düşünce ve tutumları olduğunun ve bunun zorluğunun farkında olarak Dernek başkanı Nejat Bey’i ziyaret ettik. Nejat Bey bize derneğin yapısını ve işleyişini anlatırken, bu kadar emek ve adanmışlığın yaratması gerektiğinden daha az etki yarattığını anladık ve bununla ilgili yapılabilecekleri tartışmaya başladık.

Bu tartıştığımız konular üzerine ürettiğimiz çözüm önerileri aslında herkesin aklında olan, daha önce üzerine çalışmalar yapılmış ama beklenilen etkileri yakalayamamış çalışmalardı. Bu, bizim önerilerimizin hayata geçip etkisini göstermesini beklememizi cesaretlendirmiyordu. Ama HIV/AIDS’le ve PYD ile ilgili hazırladığımız sunum ve projede, üzerimize düşene, önce kendimizi sonra da sınıfımızdaki diğer 40 kişiyi bilgilendirmeye çalışarak başlamanın doğru ve önemli bir adım olduğunu düşünüyoruz. Çünkü cehalet öğretim basamaklarının tek başına ortadan kaldırabileceği kadar basit bir olgu değildir.

Bunu büyük bir mutlulukla söyleyebiliriz ki, bu çalışma bizim için sadece bir okul projesi olarak kalmamıştır. Elimizden gelen her şeyle PYD ve HIV pozitif bireylerin yanında olduğumuzu belirtmek istiyoruz. Ve Nejat Bey başta olmak üzere bize desteklerinden dolayı ve bize fark edemediklerimizi fark ettirdiği için PYD’ne teşekkür ediyoruz.

Hazırladığımız özet rapor aşağıda yer almaktadır…

Elif KAYAARDI

RAPOR’umuz…

HIV ve beraberinde getirdiği AIDS, 80’li yılların başında ortaya çıkışından beri, tüm dünyada gün geçtikçe büyüyen bir problem halini almıştır. Henüz sonuç veren bir tedavi … HIV/AIDS ile yaşayan biteyler fiziksel sorunların yanı sıra virüsün bulaşıcı doğası sebebiyle toplum tarafından dışlanma ve psikolojik baskıya maruz kalıyorlar. Dünya üzerinde bir çok dernek, hükümet ve organizasyonlar hem HIV/AIDS ile yaşayan bireylere olan önyargılarla savaşıyor hem de hastaların günlük hayatlarında ihtiyaç duydukları tıbbi ve psikolojik yardımları sağlamaya çalışıyorlar. Ancak Türkiye’nin de içinde bulunduğu bazı ülkelerde bu savaş önyargı ve hastalığın toplum tarafından yanlış algılanıyor olması sebebiyle bu ülkelerdeki dernek ve organizasyonlar için çok daha ciddi bir mesele.

Bu çalışmayla, biz Türkiye’deki en çok bilinen ve güvenilen HIV/AIDS konulu tek dernek olan Pozitif Yaşam Derneği’ni incelemeye çalıştık. İlk önce, nasıl işlediğine ve üyelerinin yeri/değerini anlayabilmek açısından derneğin temel doğasını inceledik. Daha sonra derneğin ve dernekten yararlananların yaşadığı problemleri ve bunların sebeplerini inceledik. Son olarak da gördüğümüz bu problemleri çözmeye yönelik bir plan geliştirdik.

Dernekle ilgili bilgiler dernek başkanı Nejat Ünlü ile yaptığımız birebir görüşmeler ve internet kaynaklarından alınmıştır.

HIV/AIDS’in günahkar hayata Tanrı tarafından verilen bir nevi ceza olduğu inancı, hastalığın gerçeklerine yönelik bilgisizlik/cahillik ve hastalık hakkında açıkça konuşulmasının önemi Pozitif Yaşam Derneği’nin gereken finansmanı elde edememesinin sebepleridir. Halkın düşünceleri ve bilgisi olduğu gibi kalırsa HIV/AIDS’le yaşayan insanlar bu psikolojik baskıları ve sosyal dışlanmayla karşı karşıya kalacaklardır.

Hastalığın ve ortaya çıkış sebeplerinin genel algısının değiştirilmesi uzun vadeli hedef olarak düşünülmelidir çünkü bu inanışa sahip insanlar değer ve normları inanışlarını şekillendiren gelenekler ve kültürden alır genellikle eğitim seviyesi yüksek olmayan, kırsal alan yaşantısı. Ne yazık ki bilim kırsal hayatın büyük bir çoğunluğunda bilgi için başvurulan ilk adres değil.

Bu sebepten ötürü devlet desteğinin özellikle çok büyük bir öneme sahip olduğuna inanıyoruz. Çünkü devletin en küçükten itibaren konuyu müfredata ekleyerek ve konuyla ilgili örnek davranış göstererek vatandaşları etkileme gücü var. Ama bir diğer yandan, devlet konunun önemi ve gerekliliğiyle ilgili ikna edilmesi gerekiyor ki derneğin desteklenmesi ve bilinilirliğin arttırılması ile ilgili bu kısır döngü çözüme kavuşturulabilsin. Eğer dernek fonlarına kavuşursa, PYD bilinilirliği arttırma ve hastalıkla ilgili bilinenleri geliştirme yolunda gerekenleri yapabilecek duruma gelecektir. Ancak o zaman bu uzun vadeli hedef gerçekleşebilir.