Bilindiği üzere Pozitif Yaşam Derneği öncelikle HIVle yaşayan kişilere profesyonel olarak Tıbbi, Psikolojik, Hukuk, Beslenme ve Akran Danışmanlığı hizmeti sunmaktadır. 2006 yılından bu yana 400ün üzerinde HIV+ kişiye bu hizmetleri sağlamış olmakla her zaman övünmekteyiz.
Düzenli olarak verdiğimiz danışmanlık hizmetlerinin yanı sıra HIV+ kişilere pek çok düzeyde yaşadığı Tıbbi, Hukuki ve Sosyal Vaka Yönetimi Çalışmaları da faaliyetlerimizin önemli bir ayağını oluşturmaktadır.
Fil Dişi Sahilleri vatandaşı danışanımız Sanonun oldukça kapsamlı sorununu çözme yöntemimiz önemli bir Vaka Yönetimi örneği oluşturduğundan, bu vakanın yönetilmesi sürecindeki detayları sizlerle paylaşmayı önemsiyoruz. Bu vaka HIV + kişilerin maruz kaldıkları sorunların ne kadar kapsamlı olabileceğine çok iyi bir örnek teşkil ederken, çok çeşitli ihlal ve mağduriyet çeşitlerinin aynı anda yaşanabileceğini göstermesi bakımından kurum ve kuruluşlar arası işbirliğinin önemine de bir kere daha parmak basmaktadır
Danışanımız Sano, Şişli Etfal Hastanesi ve IIMP (Istanbul Inter-Parish Migrant Program İstanbul Kiliseler-Arası Göçmen Programı) gönüllüsü arkadaşlarımız tarafından Derneğe yönlendirildiğinde CD4 sayısı 30-40 civarındaydı, AIDS evresindeydi ve acilen tedaviye başlaması gerekiyordu. Ancak Sano, yeni sığınma başvurusu yapmış bir kişi statüsünde olması sebebiyle herhangi bir sosyal güvence kapsamında değildi.. Yani tedaviye erişim hakkını gerçekleştirebile- ceği araçlardan mahrumdu.
Danışanın acil olarak tedaviye başlaması gerekli olduğundan ilk etapta doktoruyla görüşerek eldeki stoklardan kendisine bir aylık ilaç desteği verdik.Tabi işler ilaç desteği vermekle bitmiyor. Sanonun tedavisinin düzenli olması yani,laçlarını düzenli kullanması ve testlerini düzenli olarak yaptırması gerekiyordu. Ama bunun için hiçbir sosyal güvencesi yoktu.
Bununla birlikte yeni Sosyal Güvenlik Kanunu hepimiz için hala bir muammaydı o sıralar. Bir yandan da yeni Sosyal Güvenlik Yasası ile ilgili sorular HIV + Danışanlarımız tarafından en fazla bize yöneltilen sorular arasında yer alıyordu. Diğer taraftan yeni yasa ile birlikte; düşük bir miktarda ödeme yapılarak herkesin sağlık hizmetlerinden yararlanabileceği şeklinde genel bir bilgiye sahiptik. Hatta HIV + kişiler, sığınmacı ve devletsiz kişiler, vb. dezavantajlı belirli grupların hiçbir ücret ödemeyeceğine ilişkin belirsiz birtakım ifadeler konusunda biz de tam olarak net değildik.
Bu sorularımızın tümüne cevap bulmak ve HIV + kişilerin bu yasa kapsamındaki haklarını detaylı olarak öğrenebilmek amacıyla, ilk adım olarak 28 Nisan 2009 tarihinde Ankaraya eski SSK/SGK temsilcisi UAK üyesi Dr. Cenap Yıldırıma giderek kendisine sorularımızı yönelttik (bu görüşmenin çıktılarını bültenimizde yayımladık). T.C. vatandaşı HIV + kişiler için söz konusu düzenlemeleri bir kenara bırakacak olursak, sığınmacılık başvurusunda bulunmuş arkadaşımız için doğrusu istediğimiz netliği ve sonucu elde edemedik. Temelde anladığımız yasanın yalnızca sığınmacı ve vatansız kişiler için geçerli olduğu oldu.
Sosyal Güvenlik Yasası cevap vermediğinden Sanoyu yine aynı dönemde Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfına (SYDV) yönlendirdik. Ancak ilgili mevzuat kapsamında kendisinin SYDVden de yararlanamayacağını öğrendik.
Bu süreci IIMPde gönüllü olarak çalışan David isimli arkadaşımızla sürekli irtibat halinde geçirdik. Aynı zamanda UNCHRla da görüşüyorduk. Gelişmeleri birlikte takip ettik; birlikte hareket ettik. Danışanımızın tedavisini sürdürebilmesi için ilaçları bittikçe kendisine ilaç desteği yapmaya devam ediyorduk; ayrıca Direnç Testi sonuçlarının temini içinse Cerrahpaşadan Dr. Kenan Midilli ile görüşüyorduk.
Kendi bildiğimiz yöntemlerle bu işi çözmekte yetersiz kaldığımızı fark ettiğimiz anda, sığınmacı ve mültecilerle çalışan tarafları bir araya getirip, bu konuda ne yapabilirizi tartışmak ve mevcut mevzuatı daha iyi anlamak amacıyla bir toplantı yapmaya karar verdik. 11 Haziran 2009 tarihinde, bu alanda çalışan Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK), Uluslararası Af Örgütü, İnsan Kaynağını Geliştirme Vakfı, Helsinki Yurttaşlar Derneği, IIMP ve Yeniden Sağlık ve Eğitim Derneğinden temsilcilerin katılımıyla gerek vakalar, gerek mevzuat üzerinden sorunları hep beraber tartıştık.
Öğrendiğimiz özellikle sığınmacılık başvurusunda bulunmuş kişiler için mevcut tablonun pek de parlak olmadığı oldu. Yeni Sosyal Güvenlik Yasası, sığınmacı ve vatansızların sağlık sisteminden yararlanabileceğini belirtirken, buna sığınma başvurusunda bulunmuş kişileri katmıyordu. Öte yandan, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarının işleyişlerine dair Mayıs 2009 tarihli genelge ile sığınmacıların sağlık harcamalarının vakıflarca karşılanabileceği belirtilirken, sığınma başvurusunda bulunan kişilerin sağlık masraflarının karşılanmayacağı ve bunun için Sosyal Güvenlik Kurumundan destek alınması gerektiği belirtiliyordu. Bunun dışında başvuru yaparken ikamet gösterme zorunluluğu, sağlıkla ilgili ilk dokumanın polis tarafından verilmesi vb. konular süreci başkaca zorlaştıran konular olarak karşımıza çıkıyordu.
Elimiz kolumuz bağlı kalmıştı. Ancak toplantı sırasında, Valiliğe bağlı İnsan Hakları İl Kurulu Başkanlığı altında İnsan Ticaretiyle Mücadele, Sığınmacı Mülteciler ve Kaçak Göçmenlerin Sorunlarına Çözüm Getirme Komisyonu olduğunu ve 22 Haziran 2009 tarihinde ilgili sivil toplum kuruluşlarının da katılımıyla bir toplantı gerçekleştirileceğini öğrendik. Sorunu taşımak ve SYDV yardımını sağlayabilmek için bizim için önemli bir savunuculuk fırsatıydı.
22 Haziran toplantısına katılımımız iyi oldu. Zira bizden İstanbul İli Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Başkanlığına konuyu anlatan bir yazı yazmamız ve ilgili bir resmi kurum tarafından tıbbi bir belge sunmamız durumunda Danışanımıza destek olunabileceği söylendi. Gerekli desteği talep eden 23 Haziran 2009 tarihli yazımız olumlu sonuçlandı; ancak Danışanımıza ancak bir aylık ilaç yardımı sağlanabildi.
Şu anda hangi aşamadayız ? Eksik kalınan durumda desteğimizi sürdürmeye devam ediyoruz. IIMP ve UNHCR ile sürekli irtibat halindeyiz. UNHCR ile düzenli görüşmelerimiz sayesinde danışanımızın statüsünün belirlenmesi için yapılması gerekli görüşmelerin öne alınmasını sağladık; ve görüşme gerçekleşti. Danışanımızın 3. bir ülkeye mi, yoksa kendi ülkesine mi gönderileceğinin en kısa zaman zarfında belli olmasını ümit ediyoruz. Türkiyedeki sağlık siteminde kalıcı bir çözüm üretilemediği için gerekli olan ilaçların başka yollardan sağlanması için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Arkadaşımızın tedavisinin aksamaması için bu işin peşini bırakmıyoruz.
Erdem Akter
Pozitif Yaşam Derneği