Skip to content Skip to footer

ABD’de bulunan John Hopkins Üniversitesi cerrahları HIV pozitif bir donörden aldıkları karaciğer ve böbreği 2 farklı HIV pozitife naklederek tarihi bir sürece imza attılar. Dünya kamuoyunda genişçe yer bulan bu haberi, ülkemiz basını ise ne yazık ki göremedi.

1984 yılından beri HIV pozitiflerin organ bağışı yapması ABD’de yasaktı. John Hopkins Üniversitesi cerrahlarından Dorry. L. Segev yıllarca HIV pozitiflerin organlarının boşa gittiğini, diğer taraftan da pek çok HIV ile yaşayan kişinin organ yetmezliği sebebiyle yaşamını yitirdiğini ve bu durumun tıbbi değil tamamen yasal sınırlamalarla ilişkili olduğunu ifade etti.

Segev, yasanın değiştirilmesi için yıllarca mücadele etti ve 2013 yılında HIV pozitiflerin organ bağışı yapabilmesinin önünü açan Hope yasa taslağının hazırlanmasına katkıda bulundu. Geçtiğimiz mart ayında ise John Hopkins Üniversitesi’nin organ nakli yapmasına UNOS(United Network For Organ Sharing- Organ Paylaşımı Birleşik Ağı) tarafından onay verildi.

Her iki nakil işlemi de başarıyla gerçekleştirildi. HIV pozitiften HIV pozitife ilk böbrek nakli ise daha önceden Güney Afrika Cumhuriyetinde yapılmıştı. Organ nakillerin önünün açılması sayesinde ABD’de her yıl 600 HIV pozitifin yaşamının kurtarılabileceği öngörülmektedir.

Dünyanın geldiği bu umut verici noktadan Türkiye’ye dönersek durum çok da iç açıcı değil maalesef. Bu noktada meslek etiğine ve insan haklarına uygun olarak çalışan cerrahlarımızı tenzih ettiğimizi belirtmeliyiz.

Ülkemizde bırakın HIV pozitif bir bireye organ naklinin yapılmasını, çok basit cerrahi müdahaleler de dahil olmak üzere, ameliyata ihtiyacı olan HIV pozitifler pek çok kez şu sorunlarla karşılaşmaktadırlar.

  1. Aşama: Doktor durumu değerlendirir, kişiye ameliyatın gerekli olduğunu söyler ve hasta bunu kabul eder.
  2. Aşama: Ameliyat öncesinde yapılan tetkiklerde yapılan HIV testi neticesinde kişi tanı alır. Tanıyı öğrenen doktor kişiye durumunu, HIV ile yaşam konusunda çok da doğru bilgiler ver(e)meden söyler. Kişi şoka girer.
  3. Aşama: İkinci şok ise şudur. Doktor ameliyatın çok da gerekli olmadığını ya da hastanenin koşullarının bu ameliyatı yapmaya elverişli olmadığını! söyler.
  4. Aşama: Tanı alan kişi HIV’e dair eksik bilgiler ve ameliyatını yaptıramadan hastaneden ayrılır.

Bu noktada Derneğimize başvuran kişilere şikayet mekanizmalarını kullanmalarını öneriyoruz. Hastanenin Hasta Hakları Birimi’ne, Başhekimliği’ne, ve Sağlık Bakanlığı’na yapılan şikayetlerin ise çoğu kez hasta lehine sonuçlanmadığını da üzülerek görüyoruz. Yasal süreçler ise maddi ve manevi yönden yıpratıcı olduğundan ve uzun süreli bir mücadele gerektiğinden pek çok danışanımız da bu yolu seçememektedir. Maddi imkanları olanlar özel hastanelerde ameliyatlarını gerçekleştirirken, böyle bir imkanı olmayanları ise ameliyat yapmayı kabul eden az sayıdaki cerraha yönlendiriyoruz. Bazen ise bizim de elimiz kolumuz bağlanıyor ve çaresiz kalıyoruz.

Evrensel enfeksiyon kurallarına uygun olarak yapılan her türlü tıbbi işlemin HIV geçişine fırsat vermediğini artık hepimiz biliyoruz. İşlem sırasında bir kaza olması halinde ise temas sonrası profilaksi tedavisinin de varlığından haberdarız. Peki bu reddediş niye? Bizler Godot’yu mu bekleyeceğiz yoksa Türkiye’de de Dr. Segev’ler var olacak mı?

Referanslar:

http://hub.jhu.edu/2016/03/31/first-kidney-liver-transplant-hiv-positive

http://www.baltimoresun.com/health/bs-hs-hiv-transplant-20160329-story.html