Skip to content Skip to footer

Pozitif Yaşam Derneği bir Uluslararası konferansta daha Türkiye’yi temsil etme ve yeni ilaç tedavileri hakkında bilgi sahibi olma fırsatını yakaladı. PYD’yi temsilen tıbbi danışmanımız Dr. Müge Çevik konferanstaydı.

Konferanstan önemli notları bu e-bültende bulabilirsiniz.

Konferansta konuşulan bir çok konu içerisinden Türkiye adına en gerekli gördüklerimi bir özet haline getirdim ve sizlerle paylaşmak istedim. Bahsedeceğim konular:

– Erken HIV tanı ve tedavisinin önemi

– ART (HIV Tedavisi) HIV bulaşını engeller mi?

– Yeni ilaç seçenekleri – Dünya’daki gelişmeler

– Kardeş organizasyonlarla bağlantılar

Erken HIV tanı ve tedavisinin önemi

HIV tanısının geç konulması yeni bir fenomen değil, bir çok enfekte birey HIV enfeksiyonunun ileri evrelerine kadar tanı almıyorlar. Fakat ART’nin keşfinden ve tedavinin yararının anlaşılmasından sonra HIV+ bireylerin klinik gidişatı üzerinde geç tanının büyük etkisi olduğu ortaya çıktı. Örneğin;

– Geç tanı alan bireyler klinik progresyon açısından büyük risk altındalar

– HIV’e bağlı ölümlerin %25’i çok geç tanı alınması ile bağlantılı (3 ay içerisinde tanının konulması ve ART’ye başlanması ölüm oranını azaltıyor)

– Geç tanı alan bireyler ART tedavisine başladıklarında erken tanı alan bireylere göre daha zayıf yanıt alıyorlar

– Geç tanı alan bireylerin fırsatçı enfeksiyonlarla karşılaşma yüzdesi erken tanı alanlara göre daha yüksek

– Geç tanı alan bireylerin tedavileri genel olarak daha kompleks ve buna bağlı olarak da tedavi masrafları daha yüksek (Geç tanı alan bireylerin tedavi masrafları erken tanı alanlarınkinin neredeyse 2 katı civarında)

– Geç tanı alan bireyler HIV epidemisinin devam etmesine büyük oranda katkıda bulunuyorlar, çünkü çoğu birey HIV+ olduğundan habersiz olduklarından HIV bulaşını da arttırmış oluyorlar ve bu bağlamda epideminin büyük oranda devam etmesine neden olunuyor (Erken tanı alanlara göre 3,5 kat daha fazla bulaşı arttırmış oluyorlar).

Geç tanı ne demek?

– CD4 sayısı düşük iken tanı alınması (<200, < 50 nin altında)

– AIDS aşamasında iken tanı alınması

– Bir fırsatçı enfeksiyon nedeniyle hastanede tedavi görür iken HIV tanısı alınması gibi

Avrupa’da durum analizi:

Avrupa’da geç tanı alanların yüzdesi %9 ile %53 arasında değişmekte. Avrupa’da %15-50 arasında HIV+ bireyler HIV+ olduğundan habersiz. HIV tanısından haberdar olmamak, geç tanıya ve bağlantılı olarak geç tedaviye başlanmasına neden oluyor. 2007 senesinde 24 ülkenin katıldığı HIV testine ulaşım çalışması sonrasında bu ülkelerde ücretsiz HIV Testi sağlanmış ve birincil basamak sağlık hizmetlerinde dahi bu hizmete ulaşım sağlanmıştır.

İnsanların test olmama nedenleri:

– Bireylerin kendilerini risk altında bulmamaları

– Test hizmetleri ile ilgili bireylerin yetersiz bilgisi

– Sonuçtan duyulan korku

– Sağlık hizmetlerinde gizlilik ihlalinden korkulması (Sağlık personelinin etik dışı davranması)

– Kültürel ve sosyal engeller

Peki erken tanıların artmasını nasıl sağlayabiliriz?

Bireysel:

– HIV tanısından korkulmaması gerektiğini ve bunun her şekilde en mantıklı tercih olduğunu bilmeliyiz

– HIV/AIDS ile ilgili bilgi sahibi olmaktan çekinmemeliyiz

– Partnerlerimizi ve çevremizdekileri bu konuda bilgilendirmeliyiz

Doktorlar:

– Pratisyen hekimler, diş hekimleri, dermatologlar, kadın doğum uzmanları ve enfeksiyon uzmanları erken HIV tanısında büyük bir öneme sahipler

– HIV testinin gerekliliğinden haberdar olmalılar

– HIV/AIDS semptomlarından haberdar olmalı ve bireyleri bu şekilde teste yönlendirmeliler.

Sağlık Sistemi:

– Hamile kadınlar için rutin HIV testi sağlanması

– Toplumun HIV testi yaptırmaya özendirilmesi

– Toplumdaki HIV+ kişilere yönelik olan ayrımcılık ve damgalananmanın azaltılmasına yönelik stratejiler izlenmesi

– HIV testine ulaşımdaki engellerin azaltılması

– Sağlık personelinin bu konuda farkındalığının arttırılması ve etik davranışlara özendirilmesi.

ART (HIV Tedavisi) HIV bulaşını engeller mi?

Bu senenin başlarında İsveç Federal AIDS Komisyonu’nun yayınladığı bir yazıya göre viral yükün test edilemez düzeye inmesinin HIV+ bireylerin bulaştırıcılığını tamamen engellediği söylenmişti. Konferans sırasında en büyük tartışmalara neden olan konulardan biri de buydu.

Tartışmalar iki konu üzerine yoğunlaştı. Tedavi altında olan bireylerin viral yükleri eğer ki 6 ay boyunca test edilemez düzeyde kalırsa bulaştırıcılığın azalması. Diğeri ise viral yük test edilemese bile bulaştırıcılığın halen olabileceği idi yani bu durumda tamamen bulaştırıcılık yok diyemiyoruz.

– Viral yük sayımı kan düzeyinden yapılıyor. Kandaki viral yük ile cinsel sıvıdaki yük aynı düzeyde değil. Bu yüzden tedavideki amaçlardan biri hernekadar viral yükün test edilemez seviyeye indirilmesi olsa dahi kondomun her ilişkide kullanılması gerekli.

– Partnerlerin her ikisi de HIV+ olsa dahi kişiler arasındaki viral yük oranı farklı olduğundan her şekilde cinsel ilişki sırasında kondom kullanılması daha önceden bilinen bir durum. Bunun yanında her iki bireyin de viral yükleri 6 ay boyunca test edilemez düzeye inse dahi yine de kondom kullanılması gerekiyor çünkü kişilerin kullandığı ilaç tipine ve kişisel özelliklere göre cinsel sıvılardaki viral yük düzeyi farklı olabilir.

– Heteroseksüel ilişkilerde de kadın ve erkek cinsel sıvılarındaki HIV konsantrasyonunda farklılık olduğundan 6 ay boyunca viral yük test edilemez düzeye inse dahi kondom kullanılması gerekmekte.

Yeni ilaç seçenekleri – Dünya’daki gelişmeler

Dünya’da birçok yenilikler oluyor ve bunlardan en önemlilerinden biri de HIV tedavisinde gelinilen nokta. Şimdiye kadar en fazla kullanılan ilaçlar 3 gruba ayrılıyordu; NNRTI, NRTI ve PI. Ancak dediğim gibi her geçen gün bu ilaçlar yenileniyor, gruplara yeni türler ekleniyor ve yeni gruplar ortaya çıkıyor. Bunlardan bir kaçı ise CCR5 inh., İntegraz inh., FI ve 2. Nesil NNRTIler. Bu ilaçlar genel olarak dirençli HIV+ kişilerde kullanılmaya yönelik Avrupa’da lisans almış tedavi seçenekleri, umarım ileride ülkemizde de bu tedavi alternatiflerine ulaşım fırsatımız olur.

Kardeş Organizasyonlarla İlişkiler

HIV İskoçya:

1989 yılında kurulan organizasyon İskoçya’da HIV ve Hepatit C ile enfekte bireylerin yüksek kalitede sağlık hizmetine ulaşmalarında ve HIV ve Hepatit C ile enfekte bireylere ve ailelerine destek olmak amacıyla kurulmuş bir sivil toplum kuruluşu. Bu amaç ile ayrımcılık ve tedaviye ulaşım ile hakkında bir çok proje gerçekleştiriyorlar.

HIV İskoçya’nın, PYD’nin Pozitif Rehberlik projesine çok benzer olan Buddying & Volunteering projesi bulunuyor. Bizim projemizdeki gibi bire bir destek sağlamayı ve gönüllülük anlayışını ve ayrıca sivil topluma katılıma özendirmeyi amaçlayan bir proje bu.

Pozitif Rehberlik projesi kapsamında PYD’ye destek olacaklarını belirten organizasyon temsilcisi, Türkiye ile ortak çalışmalar yapmak istediklerini, senelerdir edindikleri bilgi deneyimlerini onlar gibi HIV+ ağları ile paylaşmak istediklerini belirtti.

Dr. Müge Çevik