Skip to content Skip to footer

3 Nisan 2007 Tarihinde Adıyaman’daydık!

Avrupa Birliği’nin mali desteği ile yürütülen Türkiye Üreme Sağlığı Programı kapsamında ki Adıyaman Tabip Odası tarafından organize edilen CS/ÜS Akran eğitimi programında Pozitif Yaşam Derneği’ne  “HIV ile Yaşayanlara Yönelik Sosyal Ayrımcılığın Önlenmesi” isimli bir oturum yer ayrıldı. Biz sosyal savunuculuğun güçlendirilmesini desteklemek ve çalışmalarımızı ve deneyimlerimizi, grupla paylaşmak amacıyla oradaydık!Büyük ilgi gören oturumda 50 eğitici eğitmenine HIV/AIDS oturumu gerçekleştirildi

Oturumda “HIV ile yaşamak” başlığında gerçek hikayelerden bir ses dinletisi ve bir yaşam öyküsü paylaşıldı. Bir şiir ile başlayan ve HIV pozitif kişilerin seslendirdiği dinletide, yıllardır HIV’le yaşayan bir bireyin tanı anını, ağır travma halini, hissettiği sosyal korkuyu, önyargılı yaklaşımlar sayesinde yaşadığı  anları paylaşıldı.

Ses kaydını dinleyen katılımcı gençlerden son derece olumlu geri bildirimler aldık. Sunum sonrası bir çok kişi söz istedi! işte kendi ağızlarından gençlerin duyguları:

·   Dinlerken gerçekten ben yaşamışım gibi hissettim…

·   O gezdiği yerler geldi gözümün önüne…

·   İlk önce çok korkup umutsuzluğa kapılıyor, ama sonra normal yaşamına devam ediyor…

·   Arkadaşları çok etkiledi beni. Gelme demesine rağmen yine de kalkıp geliyorlar ve onu yalnız bırakmıyorlar…

·   Ben de burada dostluğu ve dayanışmayı gördüm…

·   O kendini bomba gibi hissettiği anlarda içim çok fena oldu…

·   Hani  “İstiklal’e dalıyoruz, size değiyoruz” diyor ya, işte orada her an her yerde karşılaşabileceğimizi, belki de karşılaşmış olduğumuzu daha iyi anladım…

Sunumda paylaşılan yaşam öyküsünde ise hastanede AIDS tablosunda yatmış ve bu dönemde 2 ay bakıma muhtaç kaldıktan sonra, doktorların mevcut enfeksiyonların HIV’e bağlı olduğunu anlaması sonucu tanı alan, ilaç tedavisine başladıktan sonra hızla eski sağlığına kavuşan HIV+ bir kadının hikayesi paylaşıldı. Yaşam öyküsüne gelen geri bildirimler:

·   O hemşirelerin onun + olduğunu öğrendiklerinde yüzüne bile bakmamaları çok takıldı aklıma…

·   Yaa böyle bir hastalığı olan kişiyi nasıl olurda manzarası gasılhane olan bir odada yatırırlar?

·   Babası hastalığını ondan önce öğreniyor, bu yanlış ama..

·   Gece ölümle boğuşurken bile annesini, onun çaresizliğini düşünüyor…

·   Kızının kokusuna hasret kalıyor…

·    Bir çok arkadaşım şu an yurtta ve içimden keşke onlarda burada olsalardı, keşke sunumu dinleyip doğrusunu öğrenebilselerdi diyorum.

·   Eğitimin ilk bölümünde “HIV ile yaşayan bir arkadaşınız olsa onunla görüşmeye devam eder misiniz?” diye sorulduğunda “Hayır asla görüşmem demiştim. Ama bana bunun ne kadar yanlış olduğunu gösterdiniz. Kendimden utandım. Şimdi olsa O’na daha ne kadar çok destek olabilirim” diye düşünürüm .