Skip to content Skip to footer

Pozitif Yaşam Derneği’nin yürüttüğü “HIV/AIDS ile Yaşayanların Haklarına Yönelik Savunuculuk ve Farkındalık yaratma” projesi kapsamında yasa tasarısı oluşturmak amacıyla Ankara’dan sonra İstanbul’da düzenlenen ikinci “Yasal Çerçeve Oluşturmada İş Birliği Arama Toplantısı”  8 Şubat 2011 tarihinde 31 kurumdan 42 kişinin katılımı ile Nippon Hotel’de gerçekleşti.

HIV/AIDS konusunda ayrıntılı ve kapsamlı bir yasa taslağı oluşturmak amacıyla düzenlenen toplantıya İstanbul Valiliği ve İnsan Hakları İl Masası, İstanbul – Beyoğlu Millî Eğitim Müdürlüğü AR-GE Birimi, Beyoğlu Milli Eğitim Müdürlüğü, Emniyet Müdürlüğü, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği, Yasama Derneği, Sivil Toplum Kuruluşları, ilaç firmaları, doktorlar, avukatlar ve HIV ile yaşayanlar katıldı.

Avrupa Birliği Komisyonu – Demokrasi ve İnsan Hakları için Avrupa Aracı Türkiye Programı (DİHAA) ve Birleşmiş Milletler HIV/AIDS Ortak Programı (UNAIDS) tarafından desteklenen ve Yasama Derneği (YASADER), Sivil Toplumu Güçlendirme Merkezi (STGM) ve Uluslararası Af Örgütü ile ortaklaşa yürütülen projenin amacı;

HIV’le yaşayan kişilerin karşılaştığı ayrımcılık, damgalanma ve dışlanmaları azaltma konusunda sivil toplum kuruluşlarının, kamu kuruluşlarının ve parlamento üyelerinin farkındalığını arttırmak, bu konuda toplumsal sorumluluk geliştirmek ve HIV/AIDS’le ilgili bir yasa tasarısı oluşturmak.

Türkiye için “HIV/AIDS Yasası” gerekli

Çeşitli ülkelerin HIV/AIDS Yasaları ile ilgili sunumuyapan Pozitif Yaşam Derneği proje koordinatörü Murat Köylü; “HIV ile yaşayanların hakları bazı ülkelerde doğrudan yasalar ile korunurken kimi ülkelerde mevcut diğer yasalar çerçevesinde değerlendirilmekte ve korunmaktadır. Gelişmiş ülkelerden biri olan Fransa’dan Pakistan’a kadar daha dezavantajlı pek çok ülkede HIV/AIDS ile ilgili tüm konulara değinen, oldukça kapsamlı yasalar mevcuttur. Bu yasaların ortak amacı; HIV‘in yayılımını engelleyici politikalar ve HIV/AIDS ile yaşayan kişileri ayrımcılıktan korumak, haklarını kullanılabilir hale getirmektir.” dedi

Türkiye’de HIV ve AIDS’le ilgili yasal düzenlemelerin olmadığına işaret eden Köylü: “HIV ile yaşayanların sahip oldukları haklarını koruyan bir yasa olmadığı için her türden ayrımcılığa maruz kalabiliyorlar. Pek çok uluslararası ve ulusal yasa açısından açık suç teşkil etmesine rağmen HIV ile yaşayanların statüleri kendi rızaları ve bilgileri olmadan 3. kişiler ile paylaşılıyor. Hiçbir gereği ve dayanağı olmadığı halde okuldan uzaklaştırılıyor, işten çıkartılıyor, evlendirilmiyor, sosyal çevrelerinden dışlanıyorlar.” dedi ve şu sözlerle Türkiye’de HIV/AIDS yasasına neden ihtiyaç olduğunu aktardı.

“HIV’le yaşayanların haklarını savunmaya yönelik farkındalık projesi ile asıl amacımız, Türkiye’de HIV ve AIDS’le ilgili bir yasa tasarısı oluşturmak, sağlık, ekonomik, kültürel haklarla ilgili, tedaviye erişimi kolaylaştıracak, damgalanmayı azaltacak kapsamlı bir kanun taslağı hazırlamak. Bu, HIV’le yaşayanların haklarını koruyacak bir tasarı olacak.” dedi.

Demokratik bir eşgüdüm ve iş birliği yaratmak

Etkileşimli bir düşünce alışverişinde bulunmak amacıyla düzenlenen toplantıda Proje Direktörü Serhan Karataş;

“Sivil toplum kuruluşlarının, hükümet kuruluşlarının ve parlamento üyelerinin HIV ile yaşayanların insan hakları konusundaki farkındalıklarını zenginleştirmek ve HIV/AIDS`e yönelik toplumsal sahiplenmeyi arttırmak” adlı, çok bileşenli ve geniş kapsamlı bir proje yürütmekteyiz. Toplumun tüm kesimlerini doğrudan ve eşit olarak ilgilendiren HIV/AIDS konusunda ayrıntılı ve kapsamlı bir yasa taslağı oluşturmak, projenin hedeflerindendir. Bu taslağı, çeşitli toplantılar ve demokratik katılımcı bir süreç sonucunda Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunmayı diliyoruz.”dedi.

Tıbbi boyut, sağlık mevzuatı ve HIV/AIDS

HIV/AIDS’in tarihi ve Türkiye’de HIV/AIDS, Tıbbi boyut ve sağlık mevzuatını aktaran Ege Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ABD öğretim görevlisi Prof. Dr. Deniz Gökengintanı ve testler, sosyal güvence ve tedaviler ile ilgili bilgi verdi, yaşanan sorunlara dikkat çekti;

“Türkiye’de güncel tanı yöntemleri kullanımda. 2007 yılında 4 ilde 11 Gönüllü Danışmanlık ve Test Merkezleri (GDTM) kuruldu. Ancak; halen eski kuşak testleri kullanan hastaneler var ve GDTM’nin hiçbiri çalışmıyor. Buralarda kişisel bilgiler sorgulanıyor, mahremiyet gözetilmiyor. Bunlarda kişilerin geç HIV tanısı almasına ve kimi zaman da ölümlerine neden olabiliyor” dedi ve ekledi;

“Tanı ve tedavi1996’dan bu yana sosyal güvence kapsamında. SGK uygulamalarında katkı payı alınmıyor. Buradaki en önemli sorunlar ise: HIV’i baskılayan (ARV) tedaviler her eczanede satılmıyor. Dirençli hastalar için yurt dışından ilaç lisans başvurusunun işlemi çok zahmetli ve uzun sürüyor. Son ilaç seçeneği olan HIV pozitif kişinin tedavisi kesintiye uğrayabiliyor. Direnç gelişen hastalarda hayati önem taşıyan ilaçlar için başka seçenek yok.”

Gökengin; “Gerek ülke koşullarına göre hazırlanmış kılavuzlar bulunmaması, gerek hekimlerin yeterli bilgi ve beceri donanımına sahip olmaması, gerekse sağlık hizmetlerinin kaliteli ve tutarlı olmaması HIV tedavi ve takibinde sorunlara neden olmaktadır. Öte yandan HIV/AIDS konusunda toplumsal düzeyde bilgi eksikliği olması, ilk orta ve yüksek öğretim müfredatında HIV ve AIDS’in çok az düzeyde ve sadece tıbbi boyutu ile yer alması, HIV’den korunma önlemlerinin teşvik edilmemesi ülkemiz açısından ciddi sorun teşkil etmektedir.” diyerek Türkiye’de ki durumu aktardı.

“HIV/AIDS bir insan hakları meselesidir”

Ekonomik, sosyal, kültürel açılardan HIV/AIDS ve hukuk sunumunu gerçekleştiren Pozitif Yaşam Derneği Hukuk Danışmanı Av. Habibe Yılmaz Kayar;

HIV/AIDS, sadece tıbbi ve toplumsal bir sorun olmayıp, üzerinde önemle durulması gereken bir insan hakları meselesidir. HIV’le ilgili olarak tıbbi ve  toplumsal düzeyde edinilen yanlış bilgiler HIV ile yaşayan insanlar/kurumlar için çözülmesi gereken en büyük sorunlardan birini oluşturmaktadır. İnsan haklarına saygılı, insani yaklaşım HIV/AIDS ile mücadelede tek etkili yöntemdir.” dedi.

Pozitif Yaşam Derneği’ne gelen hukuk danışmanlıklarından derlenerek hazırlanan üçüncü Hak ihlalleri Raporundan ihlal vakaları örnekleri paylaşan Kayar: “HIV pozitifler yasal güvencelerden  diğer vatandaşlarla eşit olarak yararlanamamaktadır” dedi.

  “Sağlık çalışanları hasta yararına öncelik vermek zorundadır.”

İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Sevki SözenHIV/AIDS temelinde hasta hakları, hekim sorumluluğu ve adli tıp sunumundaHIV ile yaşayanlarınsağlık hizmetlerinden adalet ve hakkaniyet çerçevesinde yararlanma, diğer hastalardan ayrım yapılmaksızın, uygun sağlık bakımı alma ve bu tedaviye devam edebilmelerinin önemini vurguladı.

Sözen; “Her türlü tıbbi uygulamada ve her tür koşulda sağlık çalışanları hasta yararına öncelik vermek zorundadır”diyerek sağlıkta yararlılık ilkesinin altını çizdi.

Hekimlerin ve sağlık çalışanlarının hastalarının sağlığına, kişiliğine, iç hukuk ve milletler arası hukuktan doğan haklarına saygı göstermekle yükümlü olduğunu aktaran Sözen; “Hekimin hastasından tanı ve tedavi yöntemleri ile ilgili aydınlatılmış onam alması, mahremiyetine özen göstermesi, sağlık ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik yeterli sağlık bakımı ve tedavi verme ile yükümlüdür. Hekim aynı zamanda hastanın tıbbi durumunun, tanısının, prognozunun, tedavisinin ve diğer bütün kişisel bilgilerinin ölümden sonra bile gizli tutulmasından sorumludur.” diyerekhekimlerin diğer sorumluluklarına dikkat çekti.

HIV ve AIDS Birbirinden Farklıdır

HIV ve AIDS’in birbirinden çok farklı iki kavram olduğuna değinerek sunumuna başlayan Pozitif Yaşam Derneği İletişim Sorumlusu Çiğdem Şimşek, HIV’in tıbbi boyutunu özetle şu sözlerle anlattı:

HIV; tedavi edilmediği takdirde AIDS’e neden olan virüstür. Sadece 3 temel yol ile bulaşabilmektedir. Dış ortamda hava ve güneş ile temas ettiğinde çok kısa sürede bulaştırıcılığını yitiren HIV; sosyal ilişkilerle, öpüşmekle, sarılmakla, kondom ile cinsel ilişkiye girmekle, aynı ortamda bulunmakla, aynı çatal – kaşığı, aynı havuzu, aynı tuvaleti kullanmakla, sivrisinek ısırmasıyla, tükürük ve ter ile bulaşmaz.

Dünya Sağlık Örgütü’nün kronik hastalıklar listesine olan HIV, 1996’dan bu yana mevcut gelişmiş ilaç seçenekleriyle kontrol altında tutulabilmektedir. Doğru zamanda ilaç tedavisine başlayan HIV pozitifler kaliteli ve sağlıklı bir yaşam sürdürebilirler. HIV pozitif olmak eğitim görmeye, çalışmaya, evlenmeye ve çocuk sahibi olmaya engel değildir. HIV ile yaşayan kişilerin hayatını yanlış bilinenler ve önyargılar zorlaştırmaktadır. HIV/AIDS ahlaki değil tıbbi bir durumdur.” dedi.