Skip to content Skip to footer

Today’s zaman 22.05.07 / Nicole Pope

 

It is still the “unspoken disease,” one that is perceived to exist abroad but not in Turkey itself. Most media stories focus on HIV/AIDS in other countries, while the existence of people living with the virus in Turkey itself is rarely acknowledged publicly. When, occasionally a case makes the headlines in the media, it is often approached from a moral point of view. Turkey, with some 2,500 cases officially recorded, is among nations with a low incidence of HIV infection, but estimates from international organizations suggest the real number of sufferers could be up to seven to 10 times higher and, according to UNAIDS, is increasing more rapidly.

As I mentioned recently when I wrote about global access to anti-retroviral medications, HIV/AIDS is a chronic condition that can be managed with the right combination of drugs. The main problem here is that aside from having to live with the health implications of the illness, HIV/AIDS sufferers in Turkey worry about being found out and ostracized by close friends and relatives.

Due to lack of accurate information about ways of transmission and measures people can take to protect themselves, even among health personnel, there is a strong stigma attached to the virus and discrimination against people who have caught it. HIV/AIDS is approached from a moral point of view and sufferers are often believed to be “sinners” who have “brought it upon themselves.”

As a result, HIV/AIDS infection is often detected late when patients starts exhibiting symptoms and seek medical treatment. Some patients bear the burden of the disease alone, for fear or being abandoned by their relatives or their friends, or choose not to have be treated in the hope their illness won’t become public.

There are, however, hopeful signs that the wall of silence that is keeping HIV/AIDS patients and their relatives socially isolated is slowly beginning to crumble. I recently spotted a banner hung across a street by Beşiktaş Municipality, which is now offering free and confidential AIDS testing and counseling. Similar centers are being set up in various parts of Turkey, encouraging people who fear they have been infected to see doctors. The Global Fund is spending nearly million financing programs in Turkey via the Ministry of Health aimed at providing better information to the population at large, and especially to people most at risk such as sex workers and drug users. Condom use, for instance, is still very low in Turkey because the risk of transmission is still not well understood. Several nongovernmental organizations have been set up to help HIV/AIDS patients. Pozitif Yaşam (Positive Life Association) in Istanbul, for instance, was founded in 2005 to provide psychological and medical counseling to HIV/AIDS patients. It also helps them to get in touch with other people in a similar situation. For many HIV/AIDS sufferers, being part of self-help groups is an important step toward accepting their condition and learning to live it.

At Positive Life, representatives acknowledge that changing social perceptions and removing the prejudices will take time. Lifting the veil of secrecy and allowing HIV/AIDS to be discussed openly is important to protect more people from contracting the virus, and help those who have it get access to medical treatment and a life without fear of social discrimination.

Positive Life Association Helpline 212-288 3848

Türkçe Çevirisi: Selen Akhuy

Today’s Zaman 22.05.07

 

Hala “sözü edilmeyen” bir hastalık bu. Yurtdışında var da Türkiye’de yokmuş gibi algılanıyor. Medya haberlerinin çoğu diğer ülkelerdeki HIV/AIDS’e yoğunlaşıyor ve Türkiye’de bu virüsle yaşayan insanların varlığı nadiren kamuoyuna yansıyor. Ara sıra bir vaka manşetlere taşındığında, bu haber çoğunlukla ahlaki bir yaklaşımla sunuluyor. Kayıtlı 2500 vakanın görüldüğü Türkiye, HIV enfeksiyonunun az rastlandığı ülkeler arasında, ne var ki uluslararası organizasyonlar Türkiye’de HIV’le yaşayanların gerçek sayısının 7 ila 10 kat fazla olabileceğini tahmin ediyorlar ve UNAIDS’e göre bu sayı hızla artıyor.

Kısa süre önce antiretroviral ilaçlara ulaşım hakkındaki yazımda da değindiğim gibi, HIV/AIDS, doğru ilaç kombinasyonlarıyla kontrol altına alınabilen kronik bir hastalık. Buradaki başlıca sorun, hastalığın getirdiği sağlık sorunlarıyla mücadele etmenin yanısıra hastalığın öğrenilmesi sonucunda yakın dost ve akrabalar tarafından damgalanıp dışlanma korkusuyla baş edebilmek.

Bulaş yolları ve korunma önlemleri konusunda isabetli bilgilere sahip olunmadığından, sağlık personeli arasında bile bu virüse ve onu taşıyanlara karşı güçlü bir önyargı ve ayrımcılık söz konusu. HIV/AIDS’e ahlaki bir açıdan yaklaşılıyor ve bu virüsü taşıyanlar “kendi hatalarının sonuçlarını çeken günahkarlar” olarak görülüyor.

Sonuç olarak, HIV/AIDS enfeksiyonu genellikle belirtiler ortaya çıktığında ve hasta tıbbi tedaviye başvurduğunda tespit edilebiliyor. Bazı hastalar akrabaları ve arkadaşları tarafından reddedilme korkusu taşıdıklarından, hastalıkla tek başına mücadele etmek zorunda kalıyorlar, bazılarıysa hastalıklarının duyulmaması için tedavi olmayı reddediyorlar.

Öte yandan HIV/AIDS’le yaşayanları ve yakınlarını toplumdan ayıran sessizlik duvarının yıkılmaya başladığına dair umut verici işaretler var. Kısa süre önce Beşiktaş Belediyesi’nin ücretsiz ve gizli AIDS testi ve danışmanlığı hizmeti verdiğini duyuran bir afiş gördüm. Türkiye’nin çeşitli yerlerinde benzer merkezler kuruluyor, böylece kendilerine virüs bulaştığından şüphelenen kişilerin doktorlarla görüşmeleri teşvik ediliyor. Küresel Fon, Türkiye’de Sağlık Bakanlığı aracılığıyla yaklaşık 4 milyon dolarlık bir program yürütüyor. Bu program kapsamında, halkın ve özellikle de seks işçileri ve uyuşturucu kullananlar gibi risk gruplarının daha iyi bilgilendirilmesi hedefleniyor, zira Türkiye’de bulaşma riski yeterince iyi anlaşılamadığından örneğin prezervatif kullanım oranı hala çok düşük.

HIV/AIDS’le yaşayanlara yardım etmek amacıyla 2005 yılında İstanbul’da kurulan Pozitif Yaşam Derneği (Positive Life Association) HIV/AIDS’le yaşayanlara psikolojik ve tıbbi danışmanlık hizmeti veriyor. Ayrıca benzer durumda olan kişilerin bir araya gelmesine önayak oluyor. HIV/AIDS’le yaşayanlar açısından böylesi bir kendi kendine yardım grubunun bir parçası olmak, durumlarını kabul etmek ve onunla yaşamak adına önemli bir adım teşkil ediyor.

Pozitif Yaşam Derneği temsilcileri sosyal algıların değişmesinin ve önyargıların ortadan kalkmasının zaman alacağının bilincinde. Gizlilik perdesini kaldırmak ve HIV/AIDS’in açıkça tartışılmasına fırsat vermek, daha çok insana virüs bulaşmasını önlemek ve virüsle yaşayanların tıbbi tedaviye ulaşıp toplumsal ayrımcılığa maruz kalmadan yaşayabilmeleri açısından son derece önemli.

Pozitif Yaşam Derneği Destek Hattı: 212-288 3848