UNAIDS Program Koordinasyon Kurulu 22-24 Haziran'da
toplandı.
|
|
Hükümet temsilcileri,
Sivil Toplum Örgütleri ve Birleşmiş Milletler ajanslarından
300 kişinin bulunduğu toplantının ana teması “People on The
Move – Yer değiştiren Bireyler” yani sığınmacılar, mülteciler,
göçmenler, seks çalışanları gibi grupların HIV/AIDS epidemisindeki
yeri ve bu hususta alınması gereken kararlar idi.
Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı tarihte ilk defa bu
toplantıda Türkiye’yi temsil edilmiştir
Toplantının
ilk günü yapılan 4 panel ile bu konuda önümüze çıkan engeller
ve bu engelleri aşmak için ne gibi adımlar atılması gerektiği
tartışıldı ve bugün itibari ile bu çalıştayların raporu sunuldu.

Raporda geçen
ve toplantıda bulunan tüm ülkelerin, sivil toplum kuruluşlarının
ve de Birleşmiş Milletler ajanslarının hem fikir olduğu bazı
kararlar aşağıdaki gibi özetlenebilir:
- Ülkeler
Ulusal AIDS Stratejik Planları, Bütçeleri içerisine toplantıda
bahsedilen Yer Değiştiren bireyleri de eklemelidirler.
- Ülkeler
kendi HIV/AIDS epidemilerini net olarak tanımlamalı ve göçmen
popülasyonunu/gereksinimlerini net olarak belirlemelidir.
- Özellikle
hareket halinde olan seks çalışanları ve erkeklerle seks
yapan erkekler (ESE) ile ilgili olarak özel eylem
planı oluşturulmalıdır.
- Ülkeler,
göçmen, sığınmacı ve mülteci çalışmalarına ve bu alanda
çalışan organizasyonların gündemine HIV/AIDS’i de eklemelidirler.
- Bu
konuda hükümetler, sivil toplum kuruluşları ve BM ajanslarının
bir arada olduğu multisektörel bir çalışma planı hazırlamalıdır.
- Sığınmacı,
mülteci ve göçmenlerin ülkeye girişi, yerleşmesi ve ikameti
ile ilgili sınırlamaları olabildiğince azaltılmalıdır.
- Ülkeye
giriş yapan mülteci, sığınmacı ve göçmenlerin HIV/AIDS ile
ilgili teste, desteğe ve tedaviye ulaşımlarının önündeki
engeller kaldırılmalı uygun tedavi ve destek hizmetlerine
ulaşmaları sağlanmalıdır.
Yazının Devamı
için
tıklayınız
|

|
Derneğimize Katılanlar..
O'nlar
kozalarından yeni çıktılar! yaşları küçük, kendileri cabbar
aktivistlerimiz :) birçok yaşıtlarının ve hatta birçok insanın
henüz tam olarak isimlerini bile duymadığı, duysa da büyük ölçüde
kaçındıkları derneğimize staj yapmak üzere geldiler. Önyargılarının
esiri olmamak için, "ne yapabiliriz"i "nasıl fayda sağlarız"ı
ortaya koymak için; HIV/Pozitif'ler ve yakınlarından oluşmuş
olan derneğimize taze kan vermek için geldiler. İşe ilkin gönüllü
olmakla başladılar. İşte kendi ağızlarından derneğimizi ne diye
seçtikleri, çevrelerindeki insanların verdikleri tepkiyi de
büyük cesaretlilikle ortaya koyarak PYD'yle kesişen öyküleri;
|
 |
Merhaba,
ben Yağmur SEVEN. Boğaziçi Üniversitesi Okul Öncesi
Eğitimi Bölümü 3. sınıf öğrencisiyim ve 1988 doğumluyum.
PYD ailesine stajyer olarak katılmamın ikinci haftasındayım.
Stajyer olarak diyorum, alsında bunun da bir geçmişi
var. 2007 senesi yazında, TOG ve UNFPA ortaklığında
hazırlanan Üreme Sağlığı Akran Eğitimleri Projesi’ne
başladıktan sonra tanıştım Pozitif Yaşam Derneği ile
ve hemen gönüllü olarak buluverdim kendimi. Öğrendikçe
hak verdim, hak verdikçe isyan ettim ve ben de bir şeyler
yapmalıyım dedim. Yok muydu daha öncesinde önyargılarım,
evet vardı! Çoğumuzun duymuş olabileceği gibi sinema
koltuklarına konulmuş iğneler, yolda batırılan iğneler
ile ilgili şehir efsaneleri soru işaretleri yaratmıyor
değildi benim için de. Yazının devamı için
tıklayınız
|
|
Merhabalar,
Ben
Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji Bölümü 3.sınıf öğrencilerinden
Gizem Özer. 21 yaşındayım Tek isteğim Boğaziçi’nde Psikoloji
okumaktı ve bu gerçekleştiği için oldukça mutluyum
J
Şimdi
bu ön bilgiden sonra gelelim PYD ailesine nasıl katıldığıma;
Bölümümüzde zorunlu staj olmadığı için kendim staj arayışı
içine girmiştim. O aralar geçtiğimiz sene bu programa
katılmış bir arkadaşımdan Sabancı Üniversitesi Sosyal
Duyarlılık Projeleri ve Citibank Ortak projesi olan
bu stajı duydum. Bu staj hem yazın kısmen iş gücü azalan
sivil toplum kuruluşlarına taze kan katmak, hem üniversiteli
gençlere sivil toplum bilincini aşılamak hem de yaz
aylarında üniversite öğrencilerine cep harçlığı sağlamak
gibi birçok güzel amaca hitap ediyor. Programa başvuran
(yanlış hatırlamıyorsam) 500 üniversite öğrencisi arasından
80 öğrenci, İstanbul’da faaliyet gösteren 27 STK’ dan
3 tanesini tercih ederek bir liste hazırladı. Benim
ilk tercihim Pozitif Yaşam Derneği’ydi ama itiraf ediyorum
daha önce adını duymamıştım. Diyeceksiniz o zaman neden
Pozitif Yaşam? Yazının Devamı için
tıklayınız
|
 |
|

|
Hastalık ve hayati tehlike, HIV tedavilerini bölüp geri
dönen insanlarda daha yüksektir..
Fransız araştırmacıların, AIDS (online)çevrimiçi yayımında
rapor ettiklerine göre, tedaviyi bıraktıktan sonra geri
dönen HIV Pozitif insanlar, tedaviyi sürekli alan HIV
Pozitif insanlara göre beş kat daha hayati tehlike taşımaktadırlar.
|
 |
Yazarlara göre, “Tedavinin bırakılmasını önlemek için olan çabaların
arttırılması ve tedaviyi bırakmış olan HIV Pozitif insanların
tedaviye geri dönmelerini sağlamak önemli gerekliliklerdir”
Çünkü etkili Antiretroviral tedavi sayesinde, HIV ile
yaşayan insanların tedavileri başarılı bir şekilde devam
etmektedir. Fakat tedavinin faydalarına rağmen, bazı
HIV Pozitif insanlar tedavilerini bırakabiliyor ve HIV
kliniklerine düzenli bir şekilde gitmeyi durdurabiliyorlar.
Kuzey Fransa’da araştırmacılar, 12 ay süreyle tedavilerine
ara verip daha sonra HIV tedavilerine geri dönen HIV
ile yaşayan bireylerin karakterlerine ve bu sürecin
onlar üzerinde olan etkilerini incelediler. 1997-2006
tarihleri arası Nord Pas-de-Calais bölgesinde 5 merkezde
tedavi alan 1007 HIV Pozitif bireyle yapılan araştırmada,
1007 kişi arasından 135 (%13) HIV ile yaşayan birey
tedavilerini bıraktılar. Bırakan 135 kişi arasından
74’ü daha sonra tedavilerine devam ettiler.
Tedavilerini bırakan ve tedavilerine devam eden HIV Pozitif’lerin
tedavi gelişimlerinde önemli farkların olduğu fark edildi.
Tedavilerini bırakan HIV Pozitif’lerin daha genç oldukları,
damar içi uyuşturucu kullanımına daha yatkın oldukları,
tedaviye başladıkları zaman AIDS tanımlı hastalıklarla
daha az karşılaştıkları, klinik kayıtlarına göre daha
fazla CD4 hücre sayısına sahip oldukları tespit edildi.
Yazının devamı için
tıklayınız

|
|

|
|
Pozitif Yaşam Derneği, Nisan ayında katıldığı HIVEurope grubu,
Mayıs ayında ev sahipliği yaptığı HIVTRI Güneydoğu Avrupa HIV/AIDS
toplantısının ardından Haziran ayında da EATG (Avrupa AIDS Tedavi
Grubu) koordinasyonunda Brüksel'de gerçekleşen "Tedavi ve Savunuculuk"
eğitimine katıldı.
EATG- European AIDS Treatment Group (Avrupa AIDS tedavi grubu)
tarafından iki aşamalı olarak ve Romanya, Bulgaristan, Arnavutluk,
Hırvatistan, Sırbistan, Bosna Hersek, Makedonya, Kosova ve Türkiye’den
katılımcılarla organize edilen Güneydoğu Avrupa’daki HIV ile
yaşayan destek gruplarını güçlendirmek amaçlı eğitimlerin ilki
24-26 Haziran tarihlerinde Brüksel'de gerçekleşti.
|
Türkiye’den iki katılımcının katıldığı eğitimde, HIVA/DS
aktivizminin tarihi, HIV/AIDS tedavisinde güncel gelişmeler,
HIV/AIDS ve İnsan Hakları konularında bilgiler paylaşılırken
aynı zamanda katılımcı ülkeler kendi ülkelerindeki özellikle,
mevcut terapiler, tedavi ve test olanakları durumunu
sergilediler, 3 günlük eğitim boyunca bölgesel sorunlar
ve mevcut problemler konusunda sorun sahibi örgütlerin
atabileceği adımlar tartışıldı.
Türkiye'de özellikle birinci line terapi konusunda diğer
ülkelere kıyasla önemli bir avantaj olduğu gözlemlenirken
ikinci line tedavilerle ilgili, tedaviye erişimdeki
(özellikle sosyal güvencesi olmayanlar ve devlet memurları)
sorunların giderilmesi konusunda gayret gösterilmesi
gerekliliği tartışıldı.
|
 |
|
2. ayağı 18-20 Eylül tarihinde gerçekleşecek eğitimin, gerek
Türkiye’de tedavi alanında eksiklerin ve atılması gereken adımların
belirlenmesi gerekse Avrupa’da özellikle tedavi aktivizmi konusunda
oldukça güçlü EATG ile ilişkilerin geliştirilmesi açısından
faydalı olması bekleniyor.
|

|
Derneğimizde
Akran Eğitimi'ne katılan stajyerlerimizin ağzından;
|
|
10/11 Temmuz 2009 tarihlerinde derneğimizde yapılan HIV ile
yaşayan kişiler ve yakınlarına yönelik eğitimin herkes
adına verimli geçtiğine inanıyoruz. Grup olmanın verdiği
huzur ve derinlemesine bilgi edinmenin iç rahatlığı
bütün katılımcılar tarafından hissedildiğini düşünüyoruz.
Bütün gün nasıl bir süreçten geçeceğimizin pek de bilincinde
olmadan katıldığımız bu eğitim, 2 günün sonunda katılımcıların
yanında bizlere de oldukça pozitif bir farkındalık kazandırdı.
Tıbbi boyut ile başlayıp psikolojik boyut tamamlanan Cuma gününü
hukuki boyutun ele alındığı Cumartesi günü eğitimi takip
etti. Bu kadar genel bilgilendirmeden sonra neler hissettiğimizden
bahsetmenin sırasıdır şimdi aslında…
Çok sıcak bir şekilde karşılandığımız ortama bizler de hemen
ısındık ve uyum sağladık. Bu şekilde bir aidiyetlik
duygusu geliştirdik. Hem bilgilerimizi tazeledik hem
de atölyelere katıldık, bu sayede grup içi dinamiğimiz
pekişti. Bunun dışında pek çok duyguyu da bir arada
yaşadık. Eğlendik, hüzünlendik, kızdık, sorumlu hissettik
ve neler yapabiliriz diye düşündük. Eğlendik çünkü kaynaştırma
oyunları oynadık, ekip çalışmaları yaptık ve hep birlikte
ortaya bir şeyler koymanın hazzını yaşadık. Hüzünlendik
çünkü yaşanmış hayat hikâyelerimizi paylaştık. İsyan
ettik, kızdık çünkü, yapılmış ve yapılmakta olan haksızlıklar,
eşitsizlikler ve önyargılar tüm çıplaklığıyla gözlerimizin
önüne serildi. Ve bu gerçekliğin bizlere sandığımızdan
çok daha yakın olduğunu anladık. Bu farkındalığı kazanmanın
getirisi olarak bizler de bir şeyler yapmalıyız ve yapılması
için insanları teşvik etmeliyiz dedik, sorumlu hissettik.
Bu da neler yapabiliriz sorusunu ve alternatif cevaplarını
düşünmeye itti bizi. Sonuç ise düşünen, üretme hevesi
ile dolan ve daha bilinçli zihinlerdi.
2 gün tüm yoğunluğuyla fakat su gibi geçti. Yaptığımız her aktivite
de, öğrendiğimiz her bilgi de orada bulunmanın mutluluğunu
hissettik. Bilincinde olmadığımız hüzünlerimizin farkına
varmak bile bu mutluluğun kaynaklarından biriydi. Kısacası
çok verimli bir eğitim geçirdik. Emeği geçen herkese
teşekkür ederiz
J
PYD Stajyerleri
Yağmur Seven & Gizem Özer
|
|

|
Avrupa Komisyonu Türkiye İlerleme Raporu İnsan Hakları Toplantısının
Gündeminde;
HIV'le yaşayanlar
|
Avrupa Komisyonu
2009 Türkiye ilerleme raporunun politik bölümünün hazırlanması
sürecinde Türkiye’deki Sivil Toplum Kuruluşlarının çalıştıkları
alanlarla ilgili olarak sorunları, çözüm önerilerini ve geçen
yıl içinde kaydedilen ilerlemeleri sundukları toplantıya Pozitif
Yaşam Derneği ikinci kez katıldı. 8-10 Haziran tarihlerinde
Brüksel’de Avrupa Komisyonu’nda yapılan toplantıda Türkiye’deki
HIV/AIDS ile ilgili sorunlar ikinci gün gerçekleşen insan hakları
başlıklı toplantı gündeminde tartışıldı. Toplantıya Pozitif
Yaşam Derneğini temsilen dernek başkanı Arzu Kaykı katıldı.
|

Toplantı öncesinde Türkiye’deki HIV/AIDS alanındaki mevcut durumu
ayrıntılı bir şekilde inceleyen bir rapor hazırlandı ve toplantıda
sunuldu. Ülkelerin HIV/AIDS’e ilişkin etkili ve işlevsel bir
yanıt vermeleri için zaruri olarak kabul edilen üst-yapıya ilişkin
olarak gelişmelerle ilgili özellikle programa, bütçeye ve izleme-değerlendirme
sistemine duyulan ihtiyaç dile getirildi.
HIV testlerinin yaygınlaşması ve Gönüllü Test ve Danışmanlık
Merkezlerinin etkinliğinin arttırılması ihtiyacı, değinilen
konulardan bir diğeriydi.
HIV’le yaşayan kişilerin tedaviye erişim, sosyal güvenlik, gizlilik
ve mahremiyetin korunması alanlarında karşılaştıkları sorunlar
Komisyon üyeleriyle paylaşılırken özellikle HIV/AIDS ile ilgili
evrensel erişimin hedeflendiği dünyada ve Avrupa’da HIV ile
yaşayan mültecilerin ve HIV Pozitif devlet memurlarının ilaca
erişimi konusundaki sıkıntılar dile getirildi. Yazının
devamı için
tıklayınız

|
|
HIV/AIDS sizin için ne anlam ifade ediyor sorusunu
çizerek yanıtladılar..
Pınar Öktem/ODTU Sosyoloji Doktora Öğrencisi/PYD
üyesi
|

|
S i z i n i ç i n
H I V/ A I D S n e a n l a m
i f a d e e d i y o r ? (ABD)
Özetlenen makale:
Scott, Alison. (2009) “Illness Meanings
of AIDS Among Women With HIV: Merging Immunology and Life
Experience.” Qualitative Health Research, 19 (4);
454-465.
Bu çalışmada Alison Scott, ABD’nin
New Orleans kentinde yaşayan 10 kadınla görüşerek, onlar
için HIV ve AIDS’in nasıl bir anlam taşıdığını öğrenmeyi
amaçlıyor. Çalışmanın özgün özelliklerinden birisi, araştırmaya
katılan kadınların “HIV ve AIDS size neyi çağrıştırıyor?”
sorusuna verdikleri yanıtlara ve HIV ve AIDS’i nasıl hayal
ettiklerini göstermek üzere çizdikleri basit resimlere dayanıyor
olması. Bu resimler, HIV’le yaşayan kadınların HIV’i ve
AIDS’i hem tıbbi tanımlardan hem de birbirlerinden ne kadar
farklı anladıklarını gösteriyor. Ayrıca hastalıklara atfedilen
anlamların sosyal yaşantılarından nasıl etkilendiğine dikkat
çekiyor.
Yazar, insanların kendi rahatsızlıklarına
nasıl anlamlar yüklediklerinin, hastalıkların tıbbi
tanımları kadar önemli olduğunun altını çiziyor
(s. 454). [Bir önceki PYD bülteninde söz ettiğimiz
“HIV-pozitif Kadınların Bakış Açısından ‘İlaç Almak
ya da Almamak’” adlı makaleden hatırlayacağımız
gibi, insanların sağlık sorunlarının gündelik yaşamlarında
kendilerine ne ifade ettiği, ilaç devamlılığı açısından
önem taşıyor. Başka bir deyişle ilaca devam etmek
konusundaki isteklilik ya da süreklilik kişinin
rahatsızlığı hakkındaki öznel görüşlerinden büyük
oranda etkileniyor.]
Bu makalenin yazarına göre de ilaca devam etme [ya
da “tedaviyi destekleme”] oranlarının nasıl artırılabileceği
ile ilgili çalışmalarda, HIV’le yaşayan kişi için
HIV’in ve AIDS’in ne demek olduğunu, kişinin HIV
ya da AIDS’i nasıl bir şey olarak tasavvur ettiğini
öğrenmemiz son derece önemli.
Yazının Devamı için ve ayrıca Vanessa'nın,
Gena'nın ve Serena'nın resimlerini görmek için
tıklayınız

|
 |
|
|