HIV’in yalnızca üç bulaş yolu vardır. Bu bulaş yolları haricinde HIV bulaşı gerçekleşmesi mümkün değildir.
1. Korunmasız Cinsel İlişki
HIV enfeksiyonunun en yaygın bulaş yolu korunmasız gerçekleştirilen cinsel ilişkilerdir. Korunmasız anal ve vajinal cinsel ilişki sırasında cinsel sıvıların temasıyla birlikte virüs vücuda girebilir. Heteroseksüel, eşcinsel, biseksüel olmak üzere cinsel yönelimi fark etmeksizin tüm bireylere HIV bulaşabilmektedir. HIV oldukça kırılgan bir virüs olmasına rağmen tedavi görmeyen HIV ile yaşayan bir kişiyle korunmasız bir cinsel ilişki bile bulaş için yeterli olabilir. Korunmasız cinsel temas sayısı arttıkça, bulaş olasılığı da artmaktadır.
Korunmasız cinsel temas sayısı arttıkça, bulaş olasılığı da artmaktadır. Korunmasız gerçekleştirilen anal veya vajinal cinsel birleşmeler HIV geçiş riski açısından farklılık göstermektedir. Korunmasız anal cinsel birleşmede risk vajinal birleşmeye göre daha fazladır.
2. Kan Yoluyla Bulaş
İçinde virüs bulunan kan ve kan ürünlerinin nakli ya da doku ve organ nakliyle HIV bulaşı gerçekleşebilir. Ancak 1985 yılında virüse karşı oluşan antikorların kanda tespit edilmeye başlanmasıyla, kan ve kan ürünlerinin hastaya verilmeden önce HIV yönünden test edilmesi yasal zorunluluk olmuştur. Bu nedenle kan nakliyle bulaş son derece azalmıştır. Damar içi uyuşturucu madde kullanıcılarının ortak iğne/enjektör kullanımı da kan alışverişine neden olduğundan HIV bu yolla da bulaşabilmektedir.
3. Anneden Bebeğe Bulaş
HIV; gebelik süresince, doğum sırasında ve emzirmeyle bebeğe geçebilmektedir. Bu olasılık gerekli önlemler alınmadığı takdirde % 20 – 30’dur. Ancak HIV ile yaşayan bir anne gebeliği süresince tedavi almaya devam ederse, bu oran %0,5’in altına düşmektedir. Gebelik sırasında HIV tarama testi yapılması ve hızlıca HIV tedavisine başlanması yönündeki tavsiyeler, HIV ile doğan bebeklerin sayısını azaltmıştır. HIV ile yaşayan gebeler tedavi almaları halinde hekimlerinin onayıyla normal doğum yapabilmektedirler. Bebeğin doğumdan sonra belli bir süre koruyucu tedavi alması ve hekim kontrolü altında olması gerekmektedir. HIV emzirmeyle bebeğe bulaşabileceğinden, HIV ile yaşayan kadınların viral yükü belirlenemeyen seviyede olsa dahi emzirme önerilmemektedir.
HIV Nasıl Bulaşmaz
HIV ter, tükürük, idrar, gözyaşı gibi vücut sıvılarıyla, hapşırık yada öksürük sırasında vücuttan çıkan partiküllerle, aynı tabak, çatal, bıçak, havlu kullanımıyla, aynı tuvalet ve duşun kullanımıyla, sivrisinek ve böcek ısırıklarıyla, tokalaşmak, sarılmak, öpüşmek, sürtünme, aynı ortamda bulunmak gibi sosyal davranışlarla bulaşmaz.
HIV dış ortamda hava ve güneşle temas ettiğinde çok kısa sürede bulaştırıcılığını yitirmektedir. HIV içeren kan ya da vücut sıvısının sağlam deriye temas etmesi bulaşmaya neden olmaz.
Riskli Davranışlar
HIV bulaş yollarını göz önüne aldığımızda olası tüm riskli davranışlar da karşımıza çıkmaktadır.
Cinsel sıvıların geçişini sağlayan tüm cinsel pratikler HIV geçişi için risklidir. Korunmasız (prezervatif/kondom/şapka/yelek/kılıf/kaput kullanılmayan) anal ve vajinal birleşme en yüksek riskli cinsel pratiklerdir. Öpüşmek HIV geçişi açısından risk barındırmamaktadır. Tükürük içerisinde HIV bulunmasına rağmen tek başına HIV geçişini sağlayacak özelliğe sahip değildir. Tükürüğün içinde kan olması durumu ise HIV endişesi yaşayan birçok kişinin aklına gelen riskli durumlardan biridir. Kanlı tükürükle oral yolla HIV’in bulaşması için hem ağız içi mukozal dokunun tahrip olmuş olması gerekir hem de öpüşmeme kararı verecek kadar -gözle görülebilir, kokusu tadı alınabilir- kana gerek vardır.
Kan transferleri doğrudan HIV geçişine neden olur. Bu sebeple Sağlık Bakanlığı tarafından yayınlanan genelge uyarınca 1987 yılından itibaren bağışlanan tüm kanlarda HIV taraması zorunlu hale gelmiştir. Kan nakli gereken durumda kan temininin Sağlık Bakanlığı’nca yetkilendirilmiş merkezlerden yapılması önemlidir. Kontrol edilmemiş kan ve kan ürünlerinin kullanımı HIV geçişi için risk bulundurmaktadır.
Kan bağışçılarının kan bağışı öncesi sorulan sorulara doğru cevap vermesi ve HIV testi yaptırmak için kan bağışçısı olunmaması çok önemlidir.
Damar içi uyuşturucu madde kullanan kişilerde gözlemlenen ortak iğne/enjektör kullanımı doğrudan kan geçişi ile HIV bulaşına neden olan bir başka riskli davranıştır. Steril iğne/enjektör kullanımı HIV geçiş riskini önlemektedir. Bu doğrultuda bazı ülkeler “enjektör değişim programları” geliştirmiştir.
HIV geçişi için dolaylı yoldan risk teşkil eden davranışlardan biri de damar içi olmayan diğer uyarıcı ve uyuşturucu maddelerin kullanımıdır. Doğrudan HIV geçişine neden olmamakla birlikte, kontrol mekanizmasında zafiyet yaratması nedeniyle korunma alışkanlığının terk edilmesi gibi sonuçlar doğurmaktadır. Ağız yolundan ya da teneffüs yoluyla kullanılan tüm kimyasal maddelerin cinsellik sırasında kullanımı neticesinde var olan korunma alışkanlığının terk edilmesi danışan öykülerinde rastlanan önemli detaylardan biridir.
Tek eşlilik doğrudan bir korunma yöntemi olmamakla birlikte HIV ile karşılaşma ihtimalini azaltan bir yaşam biçimidir. Korunmasız cinsel ilişki alışkanlığıyla birlikte çok eşli yaşam tarzı HIV ile karşılaşma ihtimalini arttırdığından çok eşlilik dolaylı olarak risk faktörlerinden biridir. Ancak tek eşli olan kişiler de Dünya Sağlık Örgütü’nün yılda en az iki kez HIV testi yapılması tavsiyesini unutmamalıdır.
Gebelik döneminde doktor kontrollerini yaptırmamak, HIV tarama testlerinin atlanması, HIV ile yaşayan kadınların enfeksiyon tedavilerini almamaları ya da aksatmaları, tedavi alamayan HIV ile yaşayan anne adaylarının normal doğum yapması, doğum sonrası yenidoğana önleyici tedavi verilmemesi ve HIV ile yaşayan annenin bebeğini emzirmesi HIV’in anneden bebeğe geçişi açısından riskli davranışlardır.