Tüm dünyayı etkisi altına alan bir salgınla topyekün mücadele ettiğimiz bu günlerde Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş Erbaş, sözde birleşme ve dayanışma esaslı Cuma hutbesinde; “Ey insanlar! İslam zinayı en büyük haramlardan kabul ediyor. Lûtîliği, Eşcinselliği lanetliyor. Nedir bunun hikmeti. Hastalıkları beraberinde getirmesi ve nesli çürütmesidir, bunun hikmeti. Yılda yüzbinlerce insan gayri meşru ve nikahsız hayatın islamî literatürdeki ismi zina olan bu büyük haramın sebep olduğu Hiv virüsüne maruz kalıyor. Geliniz bu tür kötülüklerden insanları korumak için birlikte mücadele edelim.” şeklinde akla, mantığa, bilimselliğe ve hukuka aykırı olan nefret söylemlerinde bulunarak LGBTİ+ bireyler ile HIV ile yaşayan bireyleri hedef göstermiş ve açıkça suç işlemiştir.
Diyanet İşleri Başkanlığı, HIV enfeksiyonunun yayılımını durdurmak, HIV ve AIDS ile yaşayan insanlara karşı uygulanan damgalama ve ayrımcılığı önlemek için 1996 yılında kurulan Ulusal AIDS Komisyonunun bir üyesi olsa da; yapılan açıklama ile komisyon çalışmalarından ne kadar uzak olduğunu göstermiş, bilimi ve hukukla güvence altına alınan hakları göz ardı etmiştir. Bahsi geçen açıklama bilimsel dayanaktan yoksun olup aynı zamanda hukuka aykırılıklar da içermektedir. Şöyle ki;
Öncelikle HIV, bahsedildiği gibi zina veya gayrimeşru ilişki ile bulaşmaz. Ve yine Diyanet İşleri Başkanının bahsettiği gibi sadece cinsel yolla da bulaş olmaz. HIV’in bulaş yolları bilimsel olarak bellidir. Korunmasız cinsel ilişki HIV’in bulaş yollarından biridir. Ancak tedavi olan ve bilimsel olarak B=B (Belirlenemeyen=Bulaştırmaz) kriterine uyan HIV ile yaşayan bireylerden bulaş söz konusu değildir.
Diğer yandan Anayasa’da ve taraf olunan uluslararası sözleşmelerde yer alan Eşitlik ilkesi ile bu ilkenin bir sonucu olan Ayrımcılık Yasağının güvence altına alındığını ve Ayrımcılığın Türk Ceza Kanununun 122. maddesinde ‘Nefret ve Ayrımcılık’ başlığı altında suç olarak düzenlendiğini hatırlatmak isteriz.
Yaşanan her ihlal karşısında insan hakları ve sağlık hakkı perspektifinden hazırladığımız yazılarımızın, söylemlerimizin ve bilimsel dayanakların Diyanet İşleri Başkanlığı’nca dikkate alınmadığını görüyor ve Diyanet İşleri Başkanlığı’na sesleniyoruz;
HIV ile yaşayan insanları damgalamak ve hedef göstermek, içinde bulunduğumuz bu zor günlerde ne dayanışma kavramına yakışır ne de dayanışmayı görmeyi amaçlayan makamınıza. Lütfen HIV ile yaşamayı günah, lanetli ve utanç olarak göstermekten vazgeçin
Pozitif Yaşam Derneği olarak HIV ile yaşayan bireyleri hedef gösteren herkese karşı mücadele ettiğimizi ve burada olduğumuzu yinelemek isteriz. Birlik ve beraberliğe en çok ihtiyacımızın olduğu bu salgın günlerinde, 24 Nisan 2020 tarihinde nefret ve ayrımcılık söyleminde bulunarak toplumu ayrıştıran Diyanet İşleri Başkanını da başta HIV pozitif bireyler olmak üzere tüm toplumdan özür dilemeye davet ediyor, ayrıştırıcı ve nefret söylemlerinden uzak, insan haklarına saygılı bir tutum sergilemesini talep ediyoruz!
Pozitif Yaşam Derneği