Skip to content Skip to footer

HIV ile yaşayan kişilerin, profesyonel hayatın pek çok alanında ayrımcılık ve etiketlenme başlıca olmak üzere çeşitli zorluklar ile karşılaşmakta oldukları bir gerçek. Bunun yanında, bu kişilerin hangi mesleklerde çalışıp hangilerinde çalışamayacakları konuya ilişkin bilgi sahibi olmayan kişiler için oldukça kafa karıştırıcı bir durum olabiliyor. Aslında bu durum sanıldığı kadar karışık ya da kafa karıştırıcı değil. Zira HIV sosyal yolla bulaşan bir enfeksiyon olmadığı gibi çalışma hayatını etkileyen bir enfeksiyonda değildir. Buna rağmen HIV ile yaşayan sağlık çalışanlarının durumu, yanlış bilgi ve önyargıların baştan hayır cevabı verdirebileceği, oldukça hassas bir konu. Mevzuatımızda bu konuya ilişkin herhangi bir düzenleme yok, bu yüzden vereceğimiz cevap bu kişilerin mesleki faaliyetlerini yürütmelerinde herhangi bir engel olmadığı yönünde.  Ancak tahmin edileceği üzere bu hassas konunun hiç düzenlenmemiş olması pek çok sorunu beraberinde getiriyor.  Bu yazıda, HIV statülü sağlık çalışanları hakkındaki çağdaş düzenlemeleri kabul etmek konusunda diğer Avrupa ülkelerine göre biraz geç kalmış olan İngiltere’nin sürecine değinmek istiyorum.

HIV’in ilk ortaya çıktığı yıllarda, çeşitli ülkelerde HIV ile yaşayan doktorlara, hemşirelere ve diş hekimlerine mesleklerinde kısıtlamalar getiriliyor. Buna göre, HIV ile yaşayan sağlık çalışanlarının, hastaların açık dokularına kanama yoluyla bulaş riski taşıyan herhangi bir tıbbi müdahalede bulunmaları yasaklanıyor. Böylece cerrahi, dental, obstetrik ve jinekolojik işlemler bakımından kısıtlama getirilmiş oluyor. Bunun bir sonucu olarak da, HIV statülü cerrahlar alanlarını değiştirmek, diş hekimleri ise mesleklerini tamamıyla bırakmak zorunda kalıyor.  Yıllar geçtikçe, modern HIV tedavisi sayesinde Avustralya’da, Amerika’da ve Avrupa’nın büyük çoğunluğunda bu kısıtlamalara son veriliyor.

İngiltere’de ise, 1993 yılından beri süren ve İngiltere Kamu Sağlığı Dairesi Başkanı Prof. Sally Davies’in cesaretle “çağdışı kurallar” olarak nitelediği kısıtlamalar Nisan 2014’te kaldırıldı. Nitekim dünyada şimdiye kadar virüsün bu şekilde sağlık çalışanından hastaya bulaştığı yalnızca dört vaka görülmüştü ve bu vakalarda hiçbir sağlık çalışanı ilaç tedavisi görmüyordu. Bu herkes için kabul edilebilir bir gerekçe oldu. Yeni sistemde ise HIV ile yaşayan sağlık çalışanları tüm tıbbi işlemleri gerçekleştirebiliyorlar. Ancak bunun için etkili antiretroviral ilaç tedavisi görmeleri, belirlenemeyen düzeyde virüs yükü taşımaları ve bu durumun düzenli olarak izlenmeleri şart koşuluyor. Bu sağlık çalışanlarının verilerinin gizli tutularak kayıt altına alındığı bir sistem de getiriliyor. Bu sistemin günümüz teknolojisi sayesinde şu an en makul ve etkili sistem olacağına inanıyorum. Ayrıca, eski sistemde yaşanan mağduriyetlere değinmek adına yaşanmış küçük bir hikayeden de bahsetmem gerektiğini düşünüyorum.

The Guardian’ın sağlık editörü Sarah Boseley, 15 Ağustos 2013 tarihli yazısında, kısıtlamaların kaldırılacağını duyururken; 2007’de HIV pozitif tanısı alan ve bu yasaklamalar yüzünden işini ve evini kaybeden diş hekimi Allan Reid’in hikayesini anlatıyor.  İlaç tedavisi sayesinde virüsün hastalarına bulaşmayacağını bilen Reid, işini bırakmak istemiyor, ama statüsünün gizliliğinin ihlal edilmesi üzerine önce kariyerini, sonra da henüz satın almış olduğu evini kaybediyor. Kendisine neden artık diş hekimliği yapmadığı sorusu sorulduğunda; üzerindeki HIV damgası yüzünden işverenler tarafından reddediliyor ve işsiz kalıyor. Az miktarda birikmiş parası ve dostlarının yardımı ile, kamu sağlığı eğitimi alıp uzman asistan olarak çalışmaya başlıyor ve bir yandan bu kısıtlamaların kaldırılması için mücadele veriyor. Allan Reid’in yaşadığı hak ihlalleriyle bugün ülkemizde hem HIV ile yaşayan sağlık çalışanları hem de pek çok farklı meslekten kişi yüzleşmek zorunda. Antiretroviral tedavinin bulunduğu nokta düşünülürse, burada bir sorun var. Şunu düşünelim: Reid diyor ki, 2005 yılında, yani kendisine teşhis konulmadan iki yıl önce, tedavinin HIV bulaşını önlediği biliniyordu, ancak politikada herhangi bir değişiklik yapılmadı.

İngiltere, bu yasakları kaldırarak yeni düzenlemeleri ancak 2014’te yürürlüğe koyabildi.  Türkiye’de ise maalesef bu konuda hiçbir düzenleme mevcut değil; bu yüzden eskinin kaldırılıp yeninin gelmesi adına bir mücadele verilmedi. Türkiye’de tarihsel olarak bu işlemlere getirilen bir yasaklama olmadığı için, 2020 yılında bir problem yokmuş gibi de gözükebilir, ancak pek çok HIV pozitif sağlık çalışanı hem kendileri, hem de hastaları için endişeli, bunun yanında işlerine son verilmesi korkusu ile statüsünün öğrenilmesinden çekinmekte. Tüm bu yaşananlar, mevcut sistemlerin görünmeyen, bazen farkında bile olamadığımız yüzünü göstermektedir. Öyle görünüyor ki; her meslekten HIV ile yaşayan kişilerin daha eşit koşullara sahip olabilmesinin birinci koşulu kaynağını bilimden alan çağdaş düzenlemelerden geçmektedir. Bu konunun bana olduğu gibi, ayrımcılığın yaşandığı her alanda gerçekleşmesini ümit ettiğim gelişmelere ilham olmasını diliyorum.

İdil Kaynak

Kaynakça:

https://www.aidsmap.com/news/aug-2013/uk-healthcare-workers-hiv-be-cleared-dental-and-surgical-work

https://www.healthcareglobal.com/hospitals/hiv-positive-doctors-and-dentists-practice-uk

https://www.theguardian.com/society/2013/aug/15/hiv-restrictions-health-workers-lifted

https://www.bbc.com/news/health-23698991